4 ay kimseye maaş yok!
Başlığı okuyup hemen telaşa kapılmayın. Ama düşünmesi bile çok kötü değil mi? Şimdi biraz empati zamanı...
Yaklaşık iki hafta önce “Ermenekliler akrabamız değil ki” başlığı ile bir yazımı paylaşmıştım sizinle.
Yazıda Ermenek’te meydana gelen maden kazası sonrası bazı sözler verildiği, ancak aradan geçen üç aya rağmen henüz kanun çıkartılmadığından bahsetmiştim. Bugün itibariyle verilen sözlerin üzerinden neredeyse dört ay geçti.
Neydi o sözler? Kazanın olduğu işyerinde çalışan işçilere ve hayatını kaybedenlerin hak sahiplerine altı ay süre ile brüt asgari ücret tutarında İşsizlik Sigortası Fonundan aylık ödeme yapılacaktı. Ayrıca, aynı mevkide faaliyette bulunan ve işin durdurulması suretiyle kapalı olan maden işyerlerinde çalışan işçilerin ödenmeyen ücretleri altı ayı geçmemek üzere Devlet tarafından ödenecekti. Gerekli şartlar sağlanmasa dahi eş ve çocuklarına ölüm aylığı bağlanacaktı. Son olarak Devlet, ölen işçinin eş, çocuk veya kardeşlerinden birisine kamuda personel olma imkanı verecekti.
Yazıda ayrıca geciken adaletin adalet olmadığı gibi geciken yardımın da yardım olmaktan çıktığından bahsetmiştim.
Kendimizi Ermenek’te yaşayan, maden kazası sonrası işsiz kalan ve dört aydır maaş alamayan, evine ekmek götüremeyen kişilerin yerine koyalım. Biraz empati yapalım. Çünkü toplumun tümü, mağdur birkaç kişi için acı çekmiyorsa toplum olma noktasında sıkıntı var demektir. Evet, dört ay boyunca maaş almadığınızı veya almayacağınızı hayal edin. Başka söze gerek yok, düşünmeniz yeterli.
Bu şekilde eleştirimi Soma’da meydana gelen maden kazası sonrası da aynı şekilde yapmıştım. Maden kazası mağdurları verilen sözlerin tutulması için dört ay beklemişlerdi. Bununla alakalı “Torba ve yumruklar arasına sıkışan Soma” başlıklı yazımı da Radikal’de sizinle paylaşmıştım.
Neyse, bu esnada birkaç gün önce ismi lazım değil bir internet sitesinde ve bazı Twitter hesaplarında benim Ermenek’teki durumu anlatan yazıma karşı tazyikli bir savunma yapılmaya başlandı. Neymiş? Ermenek üzerinden SGK’yı fütursuzca eleştirmişim. Soma’da da aynı şekilde dört ayda kanun çıkartılmış. Ermenek’ten farkı neymiş?
İlk başta gülüp geçtim. Ama sonra çok üzüldüm. Toplum olarak empati yapamadığımıza ve bazı çıkar kaygılarıyla en masum eleştiriler karşısında dahi sigortalarımız atarcasına birilerine saldırdığımıza çok üzüldüm.
Öncelikle söz konusu site SGK’yı fütursuzca eleştirdiğimden bahsetmiş. Ancak yazımda ne “SGK” ne de “Sosyal Güvenlik Kurumu” ibaresi geçmekteydi. Demek ki birileri havadan nem kapmış ve yarası var ki gocunmuş. Zaten kanun çıkarma merciinin de SGK olmadığı açık.
Ayrıca ülkemizde kanunların nasıl çıkartıldığı malum. Ermeneklileri mağdur etmemek için birkaç maddelik bir kanunun çıkartılması inanın bir haftalık iştir. Yoksa bizler de biliyoruz hükümetin sözünde duracağını ve o kanunu çıkartacağını. Ancak Soma’da olduğu gibi burada da dört ay çok uzun bir süre.
Kaldı ki yine bir torba kanun mantığıyla Ermenek’i ilgili-ilgisiz yığınlarca maddenin içine sıkıştırmak hiç doğru değil. Tekrar belirtelim. Normalde modern ülkelerde bu tür facialardan sonra hem bürokrasi hem de yasama kanadıyla acil durum masaları kurulur ve gereken düzenlemeler derhal yapılır. Yasalar anında çıkartılır. Ama bizim bu durumlarda önceliklerimiz farklı ne yazık ki…
Medya, bir farkındalık yaratma unsuru. Bizler de yazılarımızla bir sıkıntı varsa bu farkındalığı ortaya çıkarmaya çalışıyoruz. O yüzden bazı şeylerin farkında olalım ve biraz empati yapmaya gayret edelim. Lütfen…
Radikal Gazetesi - Dr. Mehmet BULUT
Başlığı okuyup hemen telaşa kapılmayın. Ama düşünmesi bile çok kötü değil mi? Şimdi biraz empati zamanı...
Yaklaşık iki hafta önce “Ermenekliler akrabamız değil ki” başlığı ile bir yazımı paylaşmıştım sizinle.
Yazıda Ermenek’te meydana gelen maden kazası sonrası bazı sözler verildiği, ancak aradan geçen üç aya rağmen henüz kanun çıkartılmadığından bahsetmiştim. Bugün itibariyle verilen sözlerin üzerinden neredeyse dört ay geçti.
Neydi o sözler? Kazanın olduğu işyerinde çalışan işçilere ve hayatını kaybedenlerin hak sahiplerine altı ay süre ile brüt asgari ücret tutarında İşsizlik Sigortası Fonundan aylık ödeme yapılacaktı. Ayrıca, aynı mevkide faaliyette bulunan ve işin durdurulması suretiyle kapalı olan maden işyerlerinde çalışan işçilerin ödenmeyen ücretleri altı ayı geçmemek üzere Devlet tarafından ödenecekti. Gerekli şartlar sağlanmasa dahi eş ve çocuklarına ölüm aylığı bağlanacaktı. Son olarak Devlet, ölen işçinin eş, çocuk veya kardeşlerinden birisine kamuda personel olma imkanı verecekti.
Yazıda ayrıca geciken adaletin adalet olmadığı gibi geciken yardımın da yardım olmaktan çıktığından bahsetmiştim.
Kendimizi Ermenek’te yaşayan, maden kazası sonrası işsiz kalan ve dört aydır maaş alamayan, evine ekmek götüremeyen kişilerin yerine koyalım. Biraz empati yapalım. Çünkü toplumun tümü, mağdur birkaç kişi için acı çekmiyorsa toplum olma noktasında sıkıntı var demektir. Evet, dört ay boyunca maaş almadığınızı veya almayacağınızı hayal edin. Başka söze gerek yok, düşünmeniz yeterli.
Bu şekilde eleştirimi Soma’da meydana gelen maden kazası sonrası da aynı şekilde yapmıştım. Maden kazası mağdurları verilen sözlerin tutulması için dört ay beklemişlerdi. Bununla alakalı “Torba ve yumruklar arasına sıkışan Soma” başlıklı yazımı da Radikal’de sizinle paylaşmıştım.
Neyse, bu esnada birkaç gün önce ismi lazım değil bir internet sitesinde ve bazı Twitter hesaplarında benim Ermenek’teki durumu anlatan yazıma karşı tazyikli bir savunma yapılmaya başlandı. Neymiş? Ermenek üzerinden SGK’yı fütursuzca eleştirmişim. Soma’da da aynı şekilde dört ayda kanun çıkartılmış. Ermenek’ten farkı neymiş?
İlk başta gülüp geçtim. Ama sonra çok üzüldüm. Toplum olarak empati yapamadığımıza ve bazı çıkar kaygılarıyla en masum eleştiriler karşısında dahi sigortalarımız atarcasına birilerine saldırdığımıza çok üzüldüm.
Öncelikle söz konusu site SGK’yı fütursuzca eleştirdiğimden bahsetmiş. Ancak yazımda ne “SGK” ne de “Sosyal Güvenlik Kurumu” ibaresi geçmekteydi. Demek ki birileri havadan nem kapmış ve yarası var ki gocunmuş. Zaten kanun çıkarma merciinin de SGK olmadığı açık.
Ayrıca ülkemizde kanunların nasıl çıkartıldığı malum. Ermeneklileri mağdur etmemek için birkaç maddelik bir kanunun çıkartılması inanın bir haftalık iştir. Yoksa bizler de biliyoruz hükümetin sözünde duracağını ve o kanunu çıkartacağını. Ancak Soma’da olduğu gibi burada da dört ay çok uzun bir süre.
Kaldı ki yine bir torba kanun mantığıyla Ermenek’i ilgili-ilgisiz yığınlarca maddenin içine sıkıştırmak hiç doğru değil. Tekrar belirtelim. Normalde modern ülkelerde bu tür facialardan sonra hem bürokrasi hem de yasama kanadıyla acil durum masaları kurulur ve gereken düzenlemeler derhal yapılır. Yasalar anında çıkartılır. Ama bizim bu durumlarda önceliklerimiz farklı ne yazık ki…
Medya, bir farkındalık yaratma unsuru. Bizler de yazılarımızla bir sıkıntı varsa bu farkındalığı ortaya çıkarmaya çalışıyoruz. O yüzden bazı şeylerin farkında olalım ve biraz empati yapmaya gayret edelim. Lütfen…
Radikal Gazetesi - Dr. Mehmet BULUT