Türk-İş’ten mektup var!
Çalışma hayatında kiralık işçi dönemini başlatacak yasa tasarısı Meclis genel kuruluna gelmek üzere. Tasarıyla ilgili sorunlu noktaları daha önce bu köşede gündeme getirmiştik. Bu arada Türk-İş de tasarıyla ilgili endişelerini bir mektupla milletvekillerine iletti. Türk-İş'in dikkat çektiği başlıklar şöyle:
-Tasarı, “işletmenin iş hacminin öngörülemeyen ölçüde artması” ve “mevsimlik işler hariç dönemsellik arz eden iş artışları” gibi belirsiz ölçütlerle işçi kiralamaya imkân sağlıyor. Böylece kiralık işçi uygulamasını temel istihdam biçimi haline getiriyor.
-Kiralanan işçinin ücret ve sosyal sigorta haklarından işveren yerine özel istihdam bürosu sorumlu tutuluyor. Bu durum işverenler için hiçbir sorumluluk üstlenmeden işçi çalıştırma yolunu açıyor.
-Tasarıda idari para cezaları yer alsa da işçiyi korumada yetersiz kalmaktadır.
-Kiralanan işçiye, aynı işyerinde varsa toplu iş sözleşmesi haklarından yararlanma hakkı tanınmalıdır.
-Kiralanan işçilerle ilgili bir veri tabanı sistemi oluşturulmalı, bunların SGK'ya bildirimleri yapılmalıdır.
Türk-İş'in eleştiri ve taleplerine baktığımızda, işçi kiralama uygulamasına esaslı bir itirazlarının bulunmadığını, daha çok teknik ayrıntılara ilişkin endişelerinin bulunduğunu görüyoruz. Oysa 2009 yılında aynı düzenleme gündeme geldiğinde, aynı Türk-İş tepkisini “Kölelik Düzenine Hayır” sloganıyla vermiş ve 12 başlıkta temel itirazlarını sıralamıştı. Şimdi ise aynı pakete karşı itirazın 12'den 5'e düştüğünü görüyoruz. Diğer 7 itiraz konusunda Türk-İş'in nasıl ‘ikna' olduğu merak konusu.
EMEKLİYE RAPOR PARASI VERİLMEZ
Soru: Sadettin Bey, emekli çalışan olarak özel hastanede ameliyat oldum. 30.12.2015 tarihinde 14 gün istirahat verdiler. İşyeri, istirahatli olduğum zamanlarda prim ödemedi. Normalde işyerim, adıma SGK'ya sosyal güvenlik destek primi ödüyor. Fakat SGK bana istirahat parası ödemiyor. Biz emekliler bu çelişkili haksızlığı hangi kuruma şikâyet edeceğiz? Bunun yasal bir dayanağı var mıdır?
Ercan A.Cevap: Değerli okurum, emekli çalışanlar için kısa vadeli sigorta kollarından sadece iş kazası ve meslek hastalığı primleri ödeniyor. Bunlar için hastalık ve analık primleri ödenmediğinden, hastalık veya doğum sebebiyle kendilerine geçici iş göremezlik ödeneği, yani halk arasındaki tabiri ile ‘rapor parası' verilmiyor. Şu halde işveren dilerse emekli çalışanın raporlu olduğu günler için ücret ödeyebilir. Ancak toplu iş sözleşmesi veya iş sözleşmesinde bağlayıcı bir hüküm yoksa, işveren ücret ödemeyebilir. 5510 sayılı Kanunda konu bu haliyle düzenlendiği için SGK tarafından size rapor parası verilmiyor. Bu konuyla ilgili değişiklik yapılabilmesi için yasal düzenleme gerektiğinden, şikâyetinizi Türkiye Büyük Millet Meclisi ve partilere yapabilirsiniz.
İKİ AYLIK BİR ARADA ALINIR
Soru: Sadettin Bey, eşim ve ben SSK emeklisiyiz. Allah gecinden versin, birimiz vefat ettiğinde geride kalan eş hem kendi aylığını hem de vefat eden eşinin aylığını alabilir mi?
Ahmet C.Cevap: Ahmet Bey, eşlerden her ikisi emekli olsa da birisinin vefatı halinde geride kalan eş hem kendi aylığını hem de eşinden dul aylığını alabilir. Kendisinin emekli olması, vefat eden eşinden dul aylığı bağlanmasına engel olmaz. Geride kalan eş evlenmediği sürece iki aylığı bir arada alabilir.
ENGELLİ ANNESİ ERKEN EMEKLİ OLUR
Soru: Sadettin Bey, ben 1978 doğumluyum. Yüzde 95 engelli, tekerlekli sandalyede 16 yaşında bir kızım var. İlk çocuğum ise 1997 doğumlu. Üç senedir evde bakım ücreti alıyorum. Hiç sigorta başlangıcım yok. Nasıl ve kaç yaşında emekli olabilirim?
Sare Ç.Cevap: Değerli okurum, bugün için sigortalı olup prim ödemeye başlarsanız 15 yıl primi ödeyip, 58 yaşınızı dolduracağınız tarihte emekli olabilirsiniz. Fakat 2008 yılında yürürlüğe giren düzenleme ile engelli çocuğu bulunan annelere erken emeklilik hakkı tanındı. Buna göre 4.050 gün prim ödediğinizde, 1.350 gün de ayrıca eklenecek ve 5400 günü (15 yıl) tamamlamış olacaksınız. Ayrıca 58 yaşınızdan da 1.350 gün indirilecek ve böylece 54 yaş 3 ayı doldurduğunuz 2032 yılı içerisinde emekli olabileceksiniz.
ŞİKÂYET VE DAVA HAKKINIZ VAR
Soru: Sadettin Bey, ben bir iş hanında bekçilik yapıyorum. Şu anki yöneticimiz resmi ve dini bayramlarda bizi çalıştırıp fazla mesai ücreti vermiyor. Ayrıca benden başka iki arkadaş da var. Onlar ise haftalık olarak değişim yapmakta, biri geceye diğeri gündüze gelerek 12 saat kalıyorlar ve fazla mesai almıyorlar. Biz bu konuyu yöneticimize anlattığımız halde bizi işten çıkarmakla tehdit ediyor. Bu konuyla ilgili ne yapabiliriz ve ileride işten çıkarılmamız halinde bu günlerin ücretlerini alabilir miyiz?
Erdinç T.Cevap: Değerli okurum, fazla mesai ücreti işçinin temel hakkı olup, gerek haftalık fazla çalışma gerekse dini/milli bayramlarda çalışma durumunda işveren tarafından ödenmek zorundadır. İşveren bu sürelere dair ücreti ödemekten kaçınamaz. Dilerseniz şimdi dilerseniz işten ayrıldıktan sonra Çalışma Bakanlığı'na şikâyet ve dava hakkınızı kullanabilirsiniz. Bu arada çalıştığınız sürece ücret bordrolarınıza imza atmamanızı, atsanız bile “fazlaya ilişkin haklarım saklıdır” şeklinde imza atmanızı tavsiye ederim. İmzasız ücret bordroları ilerde şikâyet veya dava aşamasında lehinize olacaktır. Ayrıca işten ayrılırken de “her türlü hakkımı aldım” şeklinde bir belgeye imza atmamanız gerekir.
Özgür Düşünce - 15 Mart 2016
Çalışma hayatında kiralık işçi dönemini başlatacak yasa tasarısı Meclis genel kuruluna gelmek üzere. Tasarıyla ilgili sorunlu noktaları daha önce bu köşede gündeme getirmiştik. Bu arada Türk-İş de tasarıyla ilgili endişelerini bir mektupla milletvekillerine iletti. Türk-İş'in dikkat çektiği başlıklar şöyle:
-Tasarı, “işletmenin iş hacminin öngörülemeyen ölçüde artması” ve “mevsimlik işler hariç dönemsellik arz eden iş artışları” gibi belirsiz ölçütlerle işçi kiralamaya imkân sağlıyor. Böylece kiralık işçi uygulamasını temel istihdam biçimi haline getiriyor.
-Kiralanan işçinin ücret ve sosyal sigorta haklarından işveren yerine özel istihdam bürosu sorumlu tutuluyor. Bu durum işverenler için hiçbir sorumluluk üstlenmeden işçi çalıştırma yolunu açıyor.
-Tasarıda idari para cezaları yer alsa da işçiyi korumada yetersiz kalmaktadır.
-Kiralanan işçiye, aynı işyerinde varsa toplu iş sözleşmesi haklarından yararlanma hakkı tanınmalıdır.
-Kiralanan işçilerle ilgili bir veri tabanı sistemi oluşturulmalı, bunların SGK'ya bildirimleri yapılmalıdır.
Türk-İş'in eleştiri ve taleplerine baktığımızda, işçi kiralama uygulamasına esaslı bir itirazlarının bulunmadığını, daha çok teknik ayrıntılara ilişkin endişelerinin bulunduğunu görüyoruz. Oysa 2009 yılında aynı düzenleme gündeme geldiğinde, aynı Türk-İş tepkisini “Kölelik Düzenine Hayır” sloganıyla vermiş ve 12 başlıkta temel itirazlarını sıralamıştı. Şimdi ise aynı pakete karşı itirazın 12'den 5'e düştüğünü görüyoruz. Diğer 7 itiraz konusunda Türk-İş'in nasıl ‘ikna' olduğu merak konusu.
EMEKLİYE RAPOR PARASI VERİLMEZ
Soru: Sadettin Bey, emekli çalışan olarak özel hastanede ameliyat oldum. 30.12.2015 tarihinde 14 gün istirahat verdiler. İşyeri, istirahatli olduğum zamanlarda prim ödemedi. Normalde işyerim, adıma SGK'ya sosyal güvenlik destek primi ödüyor. Fakat SGK bana istirahat parası ödemiyor. Biz emekliler bu çelişkili haksızlığı hangi kuruma şikâyet edeceğiz? Bunun yasal bir dayanağı var mıdır?
Ercan A.Cevap: Değerli okurum, emekli çalışanlar için kısa vadeli sigorta kollarından sadece iş kazası ve meslek hastalığı primleri ödeniyor. Bunlar için hastalık ve analık primleri ödenmediğinden, hastalık veya doğum sebebiyle kendilerine geçici iş göremezlik ödeneği, yani halk arasındaki tabiri ile ‘rapor parası' verilmiyor. Şu halde işveren dilerse emekli çalışanın raporlu olduğu günler için ücret ödeyebilir. Ancak toplu iş sözleşmesi veya iş sözleşmesinde bağlayıcı bir hüküm yoksa, işveren ücret ödemeyebilir. 5510 sayılı Kanunda konu bu haliyle düzenlendiği için SGK tarafından size rapor parası verilmiyor. Bu konuyla ilgili değişiklik yapılabilmesi için yasal düzenleme gerektiğinden, şikâyetinizi Türkiye Büyük Millet Meclisi ve partilere yapabilirsiniz.
İKİ AYLIK BİR ARADA ALINIR
Soru: Sadettin Bey, eşim ve ben SSK emeklisiyiz. Allah gecinden versin, birimiz vefat ettiğinde geride kalan eş hem kendi aylığını hem de vefat eden eşinin aylığını alabilir mi?
Ahmet C.Cevap: Ahmet Bey, eşlerden her ikisi emekli olsa da birisinin vefatı halinde geride kalan eş hem kendi aylığını hem de eşinden dul aylığını alabilir. Kendisinin emekli olması, vefat eden eşinden dul aylığı bağlanmasına engel olmaz. Geride kalan eş evlenmediği sürece iki aylığı bir arada alabilir.
ENGELLİ ANNESİ ERKEN EMEKLİ OLUR
Soru: Sadettin Bey, ben 1978 doğumluyum. Yüzde 95 engelli, tekerlekli sandalyede 16 yaşında bir kızım var. İlk çocuğum ise 1997 doğumlu. Üç senedir evde bakım ücreti alıyorum. Hiç sigorta başlangıcım yok. Nasıl ve kaç yaşında emekli olabilirim?
Sare Ç.Cevap: Değerli okurum, bugün için sigortalı olup prim ödemeye başlarsanız 15 yıl primi ödeyip, 58 yaşınızı dolduracağınız tarihte emekli olabilirsiniz. Fakat 2008 yılında yürürlüğe giren düzenleme ile engelli çocuğu bulunan annelere erken emeklilik hakkı tanındı. Buna göre 4.050 gün prim ödediğinizde, 1.350 gün de ayrıca eklenecek ve 5400 günü (15 yıl) tamamlamış olacaksınız. Ayrıca 58 yaşınızdan da 1.350 gün indirilecek ve böylece 54 yaş 3 ayı doldurduğunuz 2032 yılı içerisinde emekli olabileceksiniz.
ŞİKÂYET VE DAVA HAKKINIZ VAR
Soru: Sadettin Bey, ben bir iş hanında bekçilik yapıyorum. Şu anki yöneticimiz resmi ve dini bayramlarda bizi çalıştırıp fazla mesai ücreti vermiyor. Ayrıca benden başka iki arkadaş da var. Onlar ise haftalık olarak değişim yapmakta, biri geceye diğeri gündüze gelerek 12 saat kalıyorlar ve fazla mesai almıyorlar. Biz bu konuyu yöneticimize anlattığımız halde bizi işten çıkarmakla tehdit ediyor. Bu konuyla ilgili ne yapabiliriz ve ileride işten çıkarılmamız halinde bu günlerin ücretlerini alabilir miyiz?
Erdinç T.Cevap: Değerli okurum, fazla mesai ücreti işçinin temel hakkı olup, gerek haftalık fazla çalışma gerekse dini/milli bayramlarda çalışma durumunda işveren tarafından ödenmek zorundadır. İşveren bu sürelere dair ücreti ödemekten kaçınamaz. Dilerseniz şimdi dilerseniz işten ayrıldıktan sonra Çalışma Bakanlığı'na şikâyet ve dava hakkınızı kullanabilirsiniz. Bu arada çalıştığınız sürece ücret bordrolarınıza imza atmamanızı, atsanız bile “fazlaya ilişkin haklarım saklıdır” şeklinde imza atmanızı tavsiye ederim. İmzasız ücret bordroları ilerde şikâyet veya dava aşamasında lehinize olacaktır. Ayrıca işten ayrılırken de “her türlü hakkımı aldım” şeklinde bir belgeye imza atmamanız gerekir.
Özgür Düşünce - 15 Mart 2016