Okurlarımızın bildiği üzere Çalışanın Köşesi’nde, güncel konulara paralel olarak okurlarımızdan gelen sorulara da cevap vermeye çalışıyoruz. Bu kapsamda engelli okurlarımızdan da çok sayıda soru alıyoruz.
Öyle ki, bize göre her engellinin bilmesi gereken, çalışma hayatına dair en temel haklardan bile, pek çok engelli kardeşimizin haberdar olmadığını fark ettik. Başta sosyal güvenlik reformu olmak üzere, 2008 yılında pek çok yasal düzenlemenin üst üste gelmesi, bu konudaki bilgi boşluğunu da artırmış oldu. Yaptığımız araştırmada, şimdiye kadar engellilerin çalışma hayatı ve sosyal güvenlik hakları ile ilgili derli toplu bir çalışmanın yapılmadığını gördük.
Aileleri ile birlikte yaklaşık 30 milyonluk nüfusu ilgilendiren bir konuda, şimdiye kadar kapsamlı bir yazı dizisi yayınlanmamış olması üzüntü verici. Ama bu hizmetin şahsıma ve gazetemize nasip olması da bir o kadar sevindirici. Yaklaşık 50 bin sayfalık bir mevzuatı tarayarak hazırladığımız çalışmamızda aşağıdaki sorulara cevap vereceğiz;
Çalışmayan/çalışamayan engelliler için hangi haklar var?
Yazı dizimiz genelde engelli kardeşlerimizin çalışma hayatı ve emeklilik konularıyla ilgili. Ancak çalışmayan veya hiç çalışamayacak durumda olan engellilerin de haklarına değinmeden geçemeyiz.
Bizim sosyal güvenlik sistemimiz, asıl olarak çalışanlardan prim toplama ve toplanan bu primler karşılığı gerekli yardımları (sağlık ödemeleri, emekli maaşı gibi) yapma prensibine dayanır. Ancak çalışamayacak durumda olan engelliler prim de ödeyemeyeceği için, bunlara yapılacak yardımlar primsiz (karşılıksız) sisteme bağlanmıştır. Engelliye aylık bağlanması ve sağlık yardımı yapılmasını içeren bu yardımlar 2022 sayılı Kanun kapsamında yapılmakta.
Hangi engelliye ne kadar maaş var?
2022 sayılı Kanun kapsamında engellilere verilen aylıklar, özürlü aylığı ve bakıma muhtaç özürlü aylığı olarak iki şekilde veriliyor. Bir engellinin özürlü aylığı alabilmesi için;
- 18 yaşından büyük olması,
- Özür derecesinin %40 ila %69 arasında olması,
- Herhangi bir sosyal güvenlik kurumundan aylık ya da gelir almıyor olması,
- Herhangi bir işe yerleştirilmemiş olması,
- Her türlü gelirleri ile varsa yakınlarından sağladığı nafaka miktarının aylık ortalamasının 83 YTL’nin altında olması (2008 yılı rakamlarına göre),
Gerekiyor. Bu şartları yerine getirmiş olan bir engelliye 2008 rakamlarıyla her ay 166 YTL özürlü aylığı veriliyor.
Engelli vatandaşlarımıza verilen bir diğer aylık da bakıma muhtaç özürlü aylığı. Bakıma muhtaç özürlü aylığı alabilme şartları, özürlü aylığı ile hemen hemen aynı. Ancak bu aylığı alabilmek için bakıma muhtaç özürlünün, özür derecesinin %70 ve üzeri olması gerekiyor. Bu şartları yerine getiren engelliye 2008 yılı için her ay 249 YTL bakıma muhtaç özürlü aylığı veriliyor.
Aylık için nereye başvurulacak, hangi belgeler gerekiyor?
Özürlü aylığı ve bakıma muhtaç özürlü aylığı için defterdarlıklara veya mal müdürlüklerine başvurulması gerekiyor. Başvuru sırasında engelli vatandaşlarımızdan istenen belgeler;
- Aylık başvuru formu,
- Sağlık kurulu raporu,
- Özür derecesi %40-69 arasında olanlar için Türkiye İş Kurumu’na başvuru yapıldığını gösterir belge ve,
- Vukuatlı nüfus kayıt örneği.
Bu belgelerin tamamlanmasıyla birlikte defterdarlık veya mal müdürlüğü, başvuru sahibinin gerçekten muhtaç olup olmadığını tespit etmek amacıyla il veya ilçe idare kurullarıyla yazışma yapmaktadır. Genelde bu yazışmalar geciktiğinden, aylık başvuruları da geç sonuçlanıyor.
Defterdarlık veya mal müdürlüğü, gerekli belgeleri aldıktan ve yazışmaları tamamladıktan sonra bunları Sosyal Güvenlik Kurumu bünyesindeki Primsiz Ödemeler Genel Müdürlüğü’ne gönderiyor. Aylık bağlama işlemleri adı geçen genel müdürlük tarafından sonuçlandırılıyor. Bu arada, yaptığınız aylık başvurusunun ne aşamada olduğunu öğrenebilmek için, www.sgk.gov.tr adresindeki 2022 sayılı Evrak Takip programından sorgulama yapabiliyorsunuz.
Engelli yetimler dikkat!
Diğer taraftan, ölen anne-babasından yetim aylığı alan engelli çocuklar da, özürlü aylığından faydalanabilirler. Yetim aylığı almakta olup da aynı zamanda en az %40 özür derecesi bulunan çocukların, yetim aylıkları özürlü aylığından veya bakıma muhtaç özürlü aylığından düşükse, aradaki farkı SGK’dan alabilirler.
Kesilen özürlü aylığı yeniden bağlanır mı?
Soru: Sadettin Bey, aşağıdaki soruma bir açıklık getirirseniz çok sevineceğim. Halamın oğlu 2022 sayılı yasa kapsamında ta öteden beri düşkünlük/özürlü maaşı alıyor. Ancak söz konusu maaşı geçen sene SGK tarafından, isteğe bağlı Bağ-Kur’lu olduğu gerekçesiyle kesildi. Biz halamın oğluna akrabalar arasında topladığımız nakdi yardımı gönderiyorduk. Eşi, gönderdiğimiz bu yardımın bir kısmıyla kocasını isteğe bağlı Bağ-Kur’a 1998 yılı itibariyle kayıt ettirmiş. Ancak SGK isteğe bağlı Bağ-Kur’lusun diye eşinin maaşını kesmiş. Bu aylığın tekrar bağlanması mümkün müdür? Bundan sonraki süreç ve ailenin muhtemel hakları konusunda bana bilgi verirseniz size minnettar kalacağım. Muhterem ASLAN
Cevap: Değerli okurum, normalde isteğe bağlı sigortalı olması halanızın oğlunun özürlü maaşının kesilmesini gerektirmez. Ancak SGK, yaptığı sorgulamada halanızın oğlunun isteğe bağlı sigortasını tespit ederek, aylık 83 YTL’nin üzerinde geliri olduğu sonucuna varmış olmalı. Yani SGK, “bu kişinin aylık geliri muhtaçlık sınır olan 83 YTL’nin altında olsa, her ay sigorta primlerini ödeyemezdi” diyerek bir çıkarımda bulunmuş ve aylığını kesmiş. Şu halde halanızın oğlu, özürlü aylığı ile isteğe bağlı sigorta arasında tercihte bulunmak zorunda. İsteğe bağlı sigortayı durdurup tekrar özürlü aylığına müracaat ederse aylığı yeniden bağlanır.
Yarın: Özürlü aylığı alanlar sağlık yardımlarından nasıl yararlanacak? Engelli ailesinin hakları neler?
Engelliler için çalışma hayatı-2
Özürlü aylığı alanlara sağlıkta kolaylık!
Dünkü yazımızda, çalış(a)mayan engellilerin aylık alma şartlarını açıkladık. Bugün, özürlü aylığı alanların sağlık yardımlarını nasıl alacakları ve engelli yakınlarının hakları üzerinde duracağız.
Özürlü aylığı veya bakıma muhtaç özürlü aylığı alan engellilere, parasal yardımın yanında bir de sağlık yardımı yapılmakta. Sosyal güvenlik reformunun genel sağlık sigortasına dair hükümleri yürürlüğe girmeden önce, özürlü aylığı alanların sağlık yardımları Yeşil Kart kapsamında sağlanıyordu. Yani 2022 sayılı Kanun kapsamında aylık alanların tamamı, başka bir işleme gerek kalmaksızın aynı zamanda yeşil kartlı sayılıyorlar ve tüm devlet hastanelerinden ücretsiz yararlanıyorlardı.
Engelliye üniversite ve özel hastane yolu açıldı!
Reform kanunu dediğimiz 5510 sayılı Kanunun genel sağlık sigortasına ilişkin hükümlerinin çoğu, 1 Temmuz 2008 tarihinde yürürlüğe girdi. Böylece 2022 sayılı Kanun kapsamında aylık alan tüm engelliler için, hem sağlık yardımlarının kapsamı hem de hizmet alabilecekleri sağlık kuruluşu yelpazesi genişlemiş oldu. 1 Temmuz’dan önce sadece devlet hastanelerinde tedavi olabilen engelliler, bu tarih itibariyle tüm devlet, üniversite ve özel hastanelerden sağlık yardımı alabilecekler. Fakat kanunun bu hükmü yürürlüğe gireli 6 ay geçmesine rağmen, pek çok engellinin bu haktan haberi bulunmuyor.
Engelliden katılım payı alınmayacak!
Engelli vatandaşlarımız için sosyal güvenlik reformunda getirilen pozitif ayrımcılıklardan birisi de, bunlardan katılım payı alınmaması. Şuanda memurlar hariç tüm çalışanlardan, gittikleri hastaneye göre değişen tutarlarda 3-10 YTL arasında katılım payı alınıyor. Engelliler ise ödeyecekleri bu katılım paylarını geri alabilecekler. Ancak engelliler bu parayı SGK ünitelerinden talep ederlerse alabilecekler. Talep etmezlerse kendilerine herhangi bir ödeme yapılmayacak. Yine pek çok engelli kardeşimiz maalesef bu uygulamadan da haberdar değil.
VGM’den de aylık var
Bu arada en az %40 özür derecesi olan engellilere, Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından da aylık bağlanıyor. Hatta bu aylık 2022 sayılı Kanun kapsamında bağlanan aylıktan daha yüksek. Ancak VGM’den aylık alan engellilerin tedavi yardımlarının nasıl sağlanacağı konusu açıkça düzenlenmediğinden, biz engelli kardeşlerimize 2022 kapsamındaki aylığa başvurmalarını tavsiye ediyoruz.
Engelli ailelerinin hakları neler?
Ülkemizde engelli olmak ne kadar zorsa, engellinin annesi-babası, kardeşi veya çocuğu olmak da bir o kadar zor. Zira engellinin yaşadığı tüm maddi ve manevi sıkıntı, aynı zamanda diğer aile fertlerinin de omzunda. Bu yüzden son yıllarda yapılan yasal düzenlemelerle, engellilere olduğu gibi engelli yakınlarına da bazı yeni hak ve imkanlar verildi.
Engelli yakınlarına da aylık var!
2022 sayılı Kanun kapsamında sadece özürlü aylığı veya bakıma muhtaç özürlü aylığı değil, özürlüye bakmakta olan yakınlarına da aylık bağlanmakta. Bu aylıktan yararlanabilmek için engelli yakınının bazı şartları taşıması gerekiyor. Buna göre engelli yakınının;
- Herhangi bir sosyal güvenlik kurumundan aylık ya da gelir almıyor olması,
- Her türlü gelirleri ile varsa yakınlarından sağladığı nafaka miktarının aylık ortalamasının 83 YTL’nin altında olması,
- Bakıma muhtaç engelliye fiilen bakıyor olması,
Gerekiyor. Bu şartları yerine getiren engelli yakınına her ay 166 YTL engelli yakını aylığı veriliyor.
2022 sayılı Kanun kapsamında verilen diğer aylıklarda olduğu gibi, bu aylık için de defterdarlık veya mal müdürlüklerine başvurulması gerekiyor. Başvuruda istenen belgeler için dünkü yazımıza bakabilirsiniz.
Engelli yakınlarına Evde Bakım Ücreti!
Engelli yakınları için bir diğer imkan da 2007 yılında yapılan bir düzenleme ile getirilen evde bakım ücreti. Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu, bakıma muhtaç engellilerin bakımını resmi veya özel bakım merkezlerinde sağladığı gibi, engelli yakınları isterlerse evlerinde de bu hizmeti alabilecek. Bunun dışında engelliye, yakınları tarafından evde bakılırsa, bu durumda SHÇEK engellinin ailesine evde bakım ücreti ödeyecek. Bu ücreti alabilmek için gerekli şartlar;
- Engellinin bulunduğu ailede kişi başına düşen ortalama gelir, net asgari ücretin 2/3’ünden (305 YTL) az olacak.
- Engelli kişi, bakıma muhtaç, yani kendi günlük olağan işlerini göremeyecek durumda olacak.
- Engelliye resmi veya özel bakım merkezlerinde değil, evinde bakılıyor olacak. Zira merkezlerdeki bakım masrafları zaten SHÇEK tarafından karşılanıyor.
Bu şartları taşıyan engelli yakınına, her ay net asgari ücret tutarında yani 457,63 YTL evde bakım ücreti ödeniyor.
Burada şunu hatırlatalım ki, bir engelli kardeşimizin özürlü maaşı alıyor olması, ailesine engelli yakını aylığı veya evde bakım ücreti verilmesine engel olmaz.
Özürlü aylığı ya da bakıma muhtaç özürlü aylıkları için defterdarlık veya mal müdürlüklerine başvurulurken, evde bakım ücreti için Sosyal Hizmetler İl Müdürlüklerine başvurulması gerekiyor.
Soru: Sadettin Bey, benim amcam çiftçi Bağ-Kur’undan emekli. Kendisi şuan felçli ve ona eşi bakıyor. Maddi durumları oldukça kötü. Amcama baktığı için devlet tarafından eşine para verileceğini duyduk. Bu ücretten amcamın eşi de yararlanabilir mi? Bunu almak için ne yapması gerekir? Selami Turan
Cevap: Değerli okurum, bahsettiğiniz para evde bakım ücretidir. Amcanız tarım Bağ-Kur’u emeklisi olarak ne kadar alıyor yazmamışsınız. Ancak muhtemelen 500 YTL civarında maaşı vardır. 500/2 = 250 YTL, asgari sınır olan 305 YTL’den az olduğu için, amcanızın eşine de 457,63 YTL evde bakım ücreti verilecektir. Yengeniz en yakın Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğüne başvursun.
Engelli annesine erken emeklilik!
Engelliler için sosyal güvenlik reformunun getirdiği yenilikleri ilerleyen bölümlerde ayrıca ele alacağız. Ancak burada yer gelmişken ifade etmekte fayda var. Sosyal güvenlik reformunun 1 Ekim’de yürürlüğe girmesiyle birlikte, engellilerle birlikte engelli anneleri de sevindi. Zira 5510 sayılı Kanunun 28. maddesinde, bakıma muhtaç malul (engelli) çocuğu bulunan annelere erken emeklilik hakkı tanındı. Bu durumdaki annelere, çalıştıkları her 360 gün için 90 gün ilave prim kazandırılırken, eklenen bu primler emeklilik yaşından da indirilecek.
Soru: Bakıma muhtaç engelli çocuğum var. Kendisinin özür derecesi %85. Sadece eşimin geliriyle geçinemediğimiz için ben de özel sektörde bir işyerinde SSK’lı (4/a’lı) olarak çalışıyorum. Şimdiye kadar 1980 gün prim ödenmişliğim var. Yeni sosyal güvenlik yasasında bizim için erken emeklilik olduğunu duydum. Doğum tarihim 12/7/1974 ve sigorta başlangıcım 1/6/2002. Yeni kanuna göre ne kadar erken emekli olacağım? Zehra Bölük
Cevap: Zehra Hanım, normalde 7000 prim gününü doldurduktan sonra 58 yaşınızda 12/7/2032 tarihinde emekli olacaksınız. Ancak yeni SGK’ya göre, 1 Ekim’den sonra çalıştığınız her bir yıl için 3 ay ilave prim kazanacaksınız. Buna göre 1 Ekim 2008 tarihinden sonra 5020 gün yerine 4015 gün prim ödemeniz yeterli olacak. Ayrıca prim gününüze eklenen bu 1005 gün (yaklaşık 3 yıl) emeklilik yaşınızdan da indirilecek. Böylece 58 yaşınızda değil, 55 yaşınızda emekli olabileceksiniz.
Yarın: Çalışmak isteyen engellilerin alternatifleri neler?
Engelliler için çalışma hayatı-3
Çalışmak isteyen engelliler için hangi alternatifler var?
Dünkü yazımızda, çalışamayacak durumda olan engelliler ve bunların ailelerinin haklarından bahsettik. Bugün,
- Çalışmak isteyen engellileri hangi fırsatlar bekliyor?
- Kamu kurumlarında engelli istihdamı ne durumda?
- Engellileri çalıştırmak isteyen işverenler için hangi teşvikler var?
Sorularına cevap arayacağız.
Çalışma hayatına katılmak isteyen bir engellinin, üç alternatifi bulunuyor; 1) Özel sektörde çalışmak, 2) Bir kamu kurumunda çalışmak veya 3) Kendi adına bağımsız olarak çalışmak. Bunların her birini ayrı ayrı değerlendireceğiz. Ancak öncelikle zorunlu engelli istihdamına kısaca değinelim.
İşsizliğin %10’larda seyrettiği ülkemizde, engellilerin piyasa koşullarında kolaylıkla iş sahibi olması beklenemez. Bu yüzden özel sektörün ve kamu sektörünün engellileri çalıştırması piyasa koşullarına bırakılmayıp, yasal zorunluluk olarak düzenlenmiştir. Hangi işverenin yüzde kaç engelli çalıştıracağına dair en son düzenleme bu yıl içerisinde 5763 sayılı Kanunla yapıldı.
Engelli ile devlet küs, özel sektör barışık!
Yapılan en son düzenleme ile özel sektörün çalıştırması gereken engelli sayısında bir değişiklik yapılmadı. Daha önce olduğu gibi 50 ve üzeri işçi çalıştıran özel sektör işverenleri, personel sayısının en az %3’ü kadar engelli çalıştırmaya devam edecek. Bu konuda özel sektörü özendirici teşvikler de var. Bunlara aşağıda ayrıca değineceğiz. Öte yandan kamu sektörünün, daha önce %3 olan engelli istihdam oranı, yeni düzenleme ile %4’e çıkarıldı.
Özel sektörün engellilerin istihdamı konusunda düzenlemelere uyup uymadığı devlet tarafından denetleniyor. Ancak işin trajikomik tarafı, bu konuda özel sektörü denetleyen devletin bizzat kendisi, zorunlu engelli istihdamı kuralına uymuyor. Nitekim en son Devlet Personel Başkanlığı verilerine göre, kamu kurumlarında engellilerin memur olarak atanması gereken kadroların sadece %18’i dolu. %82’lik kısım ise boş duruyor. Bu yüzden engelli istihdamında istenen noktada olmamakla birlikte özel sektörün, kamudan daha ilerde olduğunu söyleyebiliriz.
2007 Yılında İşe Yerleştirilen Engelli Sayısı
Toplam Başvuru
Özele Yerleşen
Kamuya Yerleşen (İşçi)
Toplam
36.397
17.291
573
17.864
www.iskur.gov.tr
Tablodan da anlaşılacağı üzere, kamunun engelli istihdamına yaklaşımı işçiler açısından da pek iç açıcı değil. İstihdam kapasitesi oranına göre, 2007’de kamu kurumlarının en az 2000 engelli işçiyi istihdam etmesi gerekirken, bu sayı 573’te kalmış.
Engelliler kamuya hangi yollarla alınıyor?
Şurası bir gerçek ki, yaygın işsizlik ortamında hala en revaçta olan kapı devlet kapısı. Engelliler için de bu gerçek değişmiyor. Ömür boyu istihdam garantisi, düzenli gelir, sosyal imkanlar, izin ve tatil haklarına riayet edilmesi, kamuda çalışmak için motive edici unsurlardan birkaçı. Buna ilaveten engelli çocuğu bulunan memurun, özel öğretim veren illere tayin olma hakkı da bulunuyor (657 s.K/Ek 39. md). Ancak yukarıda da belirttiğimiz gibi kamu kurumları, engelli istihdamında son derece nazlı davranıyorlar. Bu konuda bizzat Başbakan’ın kaleminden genelge yayınlanmış ve kamu kurumları daha hassas davranmaya çağırılmış olmasına rağmen, yine de istenen hassasiyet oluşmuş değil.
Memurlar için DPB, işçiler için İş-Kur
Kamu kurumları, engelli vatandaşları memur ve işçi olmak üzere iki şekilde istihdam ediyor. Bunlardan memur olacaklar Devlet Personel Başkanlığı marifetiyle, işçiler ise Türkiye İş Kurumu vasıtasıyla işe alınıyor.
Kamu kurumları, engelli memur taleplerini DPB’na iletiyor. DPB, bu talepleri değerlendirerek ihtiyaç duyulan personeli ve başvuru şartlarını Türkiye genelinde yaptığı ilan ile duyuruyor. Gerekli şartları taşıyan engelliler, başvurularını doğrudan kamu kurumlarına yapıyorlar. Engelli kardeşlerimiz, bütün kamu kurumlarının engelli ilanlarını www.dpb.gov.tr adresinden takip edebilirler.
Kamuda işçi olarak istihdam edilecek engelliler ise, İş-Kur tarafından ÖSYM’ne yaptırılan merkezi sınavdan geçiridikten sonra, yerleşecekleri kurumlar tarafından mülakatlara alınıyorlar. Sözlü aşamayı da geçen engelliler işe yerleşiyor.
Soru: Ben halen bir kamu kurumunda memur olarak çalışıyorum. %40 özürlü olarak vergi indirim belgem var. Ancak memuriyete özürlü kadrosundan girmedim. Kamu kurumlarının özürlü ilanlarına ben de başvurabilir miyim? Selahattin Bodur
Cevap: Değerli okurum, engellilerin devlet memurluğuna girişi, “Özürlülerin Devlet Memurluğuna Alınma Şartları İle Yapılacak Yarışma Sınavları Hakkında Yönetmelik” çerçevesinde gerçekleşiyor. Söz konusu yönetmeliğin 2. maddesinde yönetmeliğin, kamu kurumlarında ilk defa memur olacaklar hakkında uygulanacağı hükmüne yer verilmiş. Şu halde, halihazırda devlet memuru olarak görev yaptığınızdan, kamu kurumlarının engelli kadrolarına başvuru hakkınız bulunmuyor.
Özel sektörde çalışmak isteyenler…
Muhakkak ki özel sektörde çalışmak, engelliler için kamu sektörü kadar cazip değil. Ancak ücrette vergi indirimi, erken emeklilik gibi imkanlar özel sektörde çalışan engelliler için de geçerli.
50 ve üzeri işçi çalıştıran tüm özel sektör işverenlerinin, toplam personel sayısının %3’ü kadar engelli çalıştırma zorunluluğu var. Bu zorunluluğa uymayan işverene cezai yaptırım uygulanıyor. 2008 yılına kadar, 50 ve üzeri işçi çalıştıran işverenlerin üzerinde, özürlü istihdamına ilaveten pek çok yükümlülük bulunuyordu. Bundan dolayı da işverenler genelde işyerlerinde bölünmeye giderek, personel sayılarını 49 sınırında tutuyor, böylece bu yükümlülüklerden kaçınıyorlardı. Bu da en başta işsiz engellileri mağdur ediyordu. Ancak 2008 yılında eski hükümlü, terör mağduru çalıştırma veya kreş-ana okulu açma gibi bazı yükümlülükler kaldırıldı veya hafifletildi. Bu durum engellilerin istihdam olanaklarını da artırmış olacak.
Başvurular İş-Kur’a
İş arayan engelli ile engelliyi çalıştıracak olan işverene İş-Kur aracılık ediyor. Her iki taraf İş-Kur ünitelerine başvuruda bulunuyor ve Kurum gerekli eşleştirmeyi yapıyor. Ancak işverenler isterlerse doğrudan da engelliyi işe alabiliyor. Fakat işverenin bu durumu 1 ay içerisinde Kuruma bildirmesi gerekiyor.
Özel sektöre engelli teşviki!
5763 sayılı Kanun’la getirilen düzenleme gereği, 1 Temmuz 2008 itibariyle özel sektöre özürlü istihdamı için teşvik uygulaması başlatıldı. Buna göre işverenlerin zorunlu olarak çalıştırdıkları %3 oranına dahil olan özürlülerin, sigorta primi işveren payının tamamı Hazine’ce karşılanacak. Ayrıca işverenler bu %3’lük oranın üzerinde engelli istihdam eder veya yükümlü olmadığı halde engelli çalıştırırlarsa, sigorta primi işveren payının yarısı Hazine’ce karşılanacak.
Soru: Sadettin Bey, işyerimizde toplam 185 kişi çalışıyor. Şuan 4 engelliyi çalıştırıyoruz. Bizim zorunlu özürlü istihdam etme sayımız kaç ve bu 4 kişiyi 12’ye çıkarırsak bizim kazancımız ne olur? Muzaffer Sungur
Cevap: Muzaffer Bey, firmanızın şuan zorunlu engelli çalıştırma sayısı (181 x 0,03 = 5,43) 5’tir. Yani halihazırda 1 engelli az çalıştırıyorsunuz ve bunun cezai yaptırımı var. Firmanız engelli sayısını 12’ye çıkarırsa alacağı teşvik, 5 kişi için ayda 638,70 YTL, kalan 7 kişi içinse 447,09 YTL olur.
Yarın: Sosyal güvenlik reformu engellilere neler getirdi?
Engelliler için çalışma hayatı-4
Sosyal güvenlik reformu engellinin yüzünü güldürdü!
Sosyal güvenlik reformunun en önemli gerekçelerinden birisi, farklı statülerde (memur, işçi, esnaf) çalışanlar arasında hak ve yükümlülük birliğinin bulunmaması idi. Aynı durum engelliler için de geçerliydi. Örneğin engelli memura ve SSK’lıya verilmiş olan erken emeklilik hakkından, Bağ-Kur’lu engelliler mahrumdu. Öte yandan malulen emeklilik şartları da kurumdan kuruma farklılık gösteriyordu. Bunun gibi pek çok konuda reform yasası, engelliler lehine önemli iyileştirmeler getirdi.
Engellilerin sosyal güvenlikle ilgili tüm haklarını ve sosyal güvenlik reformunun getirdiği yenilikleri ayrıntılı olarak ele alacağız. Ancak konuya girmeden önce çok temel bir noktadaki yanlış anlamayı düzeltmemiz gerekiyor. Engelli vatandaşlarımız genelde, özürlü sıfatıyla erken emekliliği, malulen emeklilikle birbirine karıştırırlar. Bunların her ikisi halk arasında “sakat emekliliği” veya “sakatlık maaşı” olarak bilinir. Oysa bu iki emeklilik türü, hem şartları hem de sonuçları bakımından birbirinden oldukça farklı.
Özürlü emekliliği nedir, malulen emeklilik nedir!
Aslında malulen emeklilikle özürlü emekliliği arasında çok basit bir fark var. Bir kimsenin malulen emekli olabilmesi için, malullüğe sebep olan sakatlığın çalışmaya başladıktan sonra ortaya çıkması gerekir. Özürlü emekliliği ise, malullükten farklı olarak doğuştan ya da çalışmaya başlamadan önce sakat kalmış kişiye tanınan erken emeklilik hakkıdır. Öte yandan çalışmaya başladıktan sonra ortaya çıkıp da, %40-60 arası olan özür durumlarında da malullük değil, fakat özürlü sıfatıyla erken emeklilik hakkı tanınmakta.
Örnek: Ahmet, bir fabrikada SSK’lı (4/a) olarak çalışmaya başladıktan sonra, geçirdiği trafik kazası sonucu %70 oranında sakat kalmış olsun. Ahmet’in sakatlığı çalışmaya başladıktan sonra oluştuğu için, diğer şartları da taşıması durumunda kendisine malullük aylığı bağlanacak. Ancak Ahmet’in sakatlığı, SSK’lı olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihten önce meydana gelseydi, bu kez Ahmet malullük aylığı alamayacaktı. Ancak %70 engelli olarak çalışmaya başladığı için, diğer çalışanlara göre daha erken emeklilik hakkı kazanacaktı.
Bu kısa açıklamadan sonra memurlardan başlayarak, engelli olarak erken emeklilik şartlarına geçebiliriz.
Engelli memura reformda yeni haklar
1 Ekim’de sosyal güvenlik reformunun yürürlüğe girmesiyle birlikte, memurlar için ikili bir mevzuat doğmuş oldu. Buna göre 1 Ekim 2008’den önce göreve başlamış memurlar için eski 5434 sayılı Kanun uygulanırken, bu tarihten sonra göreve başlayacaklara 5510 sayılı Kanun (reform kanunu) uygulanacak. Öte yandan eski memurlar, yeni kanunun lehe olan hükümlerinden de istifade edebilecekler. Lehe olan hükümlerden birisi de engelli emekliliği ile ilgili. Biz, okurlarımız için kolaylık olması bakımından, 1 Ekim’den önce göreve başlamış olanları eski memur, bu tarihten sonra ilk defa memur olanları ise yeni memur olarak ifade edeceğiz.
Eski memura erken emeklilik yolu açıldı
Reform öncesi memurların emeklilik mevzuatı, engelli memurlar için oldukça katı düzenlenmişti. 5434 sayılı Kanunun 39. maddesi gereği, göreve girmeden önce özür durumunu sağlık raporu ile belgeleyememiş olanlar ile göreve başladıktan sonra sakat kalmış memurlar, 15 yılla erken emeklilik hakkından yararlanamıyordu.
Eski memurlar için mevzuattan kaynaklanan bu handikap, 5510 sayılı Kanunun Ek 4. maddesine konulan bir hükümle aşıldı. Yapılan bu düzenleme ile,
- Göreve başlamadan önce en az %40 özürlü raporu alan memurlar yine 15 yılla emekli olacak,
- Göreve girmeden önce rapor almamış olsa bile, doğuştan en az %40 özürlü olduğunu belgeleyen memurlar da 15 yılla emekli olacak,
- Özür durumu işe girdikten sonra oluşsa bile, %50 – 59 arası sakatlığı bulunan memurlar 16 yıl çalışarak; %40 – 49 arası sakatlığı bulunan memurlar ise 18 yıl çalışarak emekli olabilecek.
Böylece engelli memurlar için özürlü sıfatıyla erken emeklilik imkanı hem genişletilmiş, hem de şartları yumuşatılmış oldu. Bu düzenlemenin İstanbul Milletvekili Lokman Ayva’nın gayreti ile yasaya girdiğini de belirtmeden geçemeyiz.
Soru: %40 düzeyde özürlüyüm ancak memuriyete normal olarak girdim. Şu anda da hiçbir özürlülük hakkından yararlanmıyorum. Benim durumumda olanlar yeni yasadan faydalanabilir mi? 15 yıl üzerinden emekli olabilir miyim? C.Uncu
Cevap: Değerli okurum, yeni yasaya göre, eğer %40 özür durumunuz doğuştansa ve bunu belgeleyebiliyorsanız 15 yılla emeklilik hakkınız var. Eğer doğuştan özürlü değilseniz bu kez 18 yıl çalışarak emeklilik hakkınız var.
Yeni memurlarda engelli emekliliği
1 Ekim 2008 tarihi itibariyle ilk defa memur olanlar, emeklilik sistemi açısından tamamen yeni mevzuata tabi olacak. Bu grubu, yeni memur olarak isimlendirdiğimizi yukarıda ifade ettik. Yeni memur engelliler için 5510 sayılı Kanunun 28. maddesindeki emeklilik koşulları şöyle;
- Göreve başlamadan önce en az %60 özrü bulunan memurlar, 15 yıl sigortalılık süresi ve 3960 prim gününü doldurarak,
- İster göreve başlamadan önce isterse göreve başladıktan sonra sakat kalmış olsun, özür derecesi %50-59 arası olanlar 16 yıldan beri sigortalı olup 4320 prim gününü doldurarak,
- İster göreve başlamadan önce isterse göreve başladıktan sonra sakat kalmış olsun,
özür derecesi %40-49 arası olanlar 18 yıldan beri sigortalı olup 4680 prim gününü doldurarak emekli olabilecek.
Burada dikkat edilirse, eski memurlar için kullanılmayan sigortalılık süresi ve prim günü kavramları, yeni memurlar için kullanılıyor. Daha önce SSK mevzuatında yer alan bu kavramlar, bundan sonra yeni memurlar için de kullanılacak. Aslına bakarsanız, bu kavramların memurlar için hiçbir anlamı yok. Zira örneğin sigortalılık süresi, çalışma hayatında sık sık işsizlik durumu ile karşılaşan veya kayıt dışı çalıştırılan SSK’lıların emeklilik şartlarını kolaylaştırma adına kullanılan bir parametre. Oysa memurlar için çalışma hayatlarında kayıt dışı çalışma ya da işsizlik gibi bir durum beklenmediğinden, bu kavramların da pratikte bir anlamı yok. Fakat kanunda ifade bütünlüğünü sağlamak amacıyla yeni memurlar için de kullanılmış.
Soru: 1992 yılında Emniyet Müdürlüğü’nde polis memuru olarak göreve başladım. 2006 yılında yıllık izindeyken yüksekten atlama sonucu boyun travması geçirdim. Göğüsten aşağı felç oldum. Üç yıl tedavi gördüm. Şu anda da 3 yıl raporlu olarak hizmetime sayıldı. Durumum devam ediyor ama malulen emekli olmak istemiyorum. 18 yıl 8 ay hizmetim var. Ücretsiz izin alıp, 4 ay da yine rapor alıp 20 yılımı doldurmak ve normal şekilde emekli olmak istiyorum. Böyle bir yasal hakkım var mı? Gülser AKDEMİR
Cevap: Değerli okurum, emeklilik için üç ayrı alternatifiniz var.
- Adi malul olarak dilekçenizi verip hemen emekli olabilirsiniz.
- Şuan en az %40 özür durumunuz varsa, özürlü sıfatıyla normal emekli olabilirsiniz.
- Özür durumunuzu hiç dikkate almadan, 20 yılı doldurup yine normal emekli olabilirsiniz. Yani malulen emeklilik yerine normal emekliliği tercih etmenize yasal bir engel yok. Bu arada bundan sonra aylıksız izin alırsanız, bu izinde geçen sürenin keseneğini ayrıca ödemeniz gerekir.
Yarın: Yeni dönemde engelli SSK’lıların emeklilik şartları neler?
Engelliler için çalışma hayatı-5
Engelli SSK’lıların emeklilik şartları nedir?
Sosyal güvenlik reform kanunu dediğimiz 5510 sayılı Kanunda, SSK’lılar 4/a’lı olarak isimlendiriliyor. Ancak biz okurlarımıza kolaylık olması bakımından bunları yine SSK’lı olarak anacağız.
Engelli SSK’lıların emeklilik koşullarında 4 ayrı milat var. 5/8/1991 tarihinden önce sigortalı olanlar, 6/8/1991 - 5/8/2003 tarihleri arasında sigortalı olanlar, 6/8/2003 – 30/9/2008 tarihleri arasında sigortalı olanlar ve nihayet 1 Ekim 2008 sonrası sigortalı olanlar, emeklilik açısından farklı şartlara tabiler. Biz öncelikle 1 Ekim 2008 tarihinden önceki dönemlerin emeklilik şartlarını kısaca hatırlayalım.
5/8/1991’den önce sigortalı olan engelliler
En az %40 sakatlığı bulunan engelliler, 5/8/1991 tarihinden önce sigortalı oldularsa, 15 yıl sigortalılık ve 3600 prim günü ile emekli oluyorlardı. Bunun dışında sakatlık oranına göre herhangi bir kademelendirme söz konusu değildi.
Soru: Sadettin Bey, kardeşim Figen Erol, 24.10.1961 doğumlu. İşe girerek 04.11.1985 tarihinde SSK primi ödeyerek sigortalı oldu. Bu prim ödemesi 2 ay sürdü. 01.01.1997 tarihinden itibaren isteğe bağlı olarak primlerini ödüyor. Bu yıl sonunda prim ödeme sayısı 4320 gün oluyor. % 28 özürlü raporu var. Bu durumda kendisi ne zaman ve ne şekilde emekli olabilir? Barbaros Erol
Cevap: Değerli okurum, kardeşinizin özür oranı %28 ise, özürlü olarak erken emekli olması mümkün olmaz. Ancak bu oran %40’ın üzerinde olsaydı, kardeşiniz 1991 yılından önce çalışmaya başladığı ve 15 yıl-3600 gün şartını da yerine getirdiği için hemen emekli olabilirdi.
6/8/1991 - 5/8/2003 döneminde sigortalı olanlar
6/8/2003 tarihinde yürürlüğe giren 4958 sayılı Kanunla birlikte, engelliler için emeklilikte yeni bir dönem başladı. Söz konusu kanun, engellileri derecelerine göre farklı şartlara tabi tuttu ve 6/8/1991 tarihinden sonra sigortalı olanlara emeklilikte kademeli bir artış getirdi.
Hangi tarihlerde, hangi özür derecesinin ne kadar sürede emekli olabileceği, aşağıdaki tabloda yer alıyor.
Sigorta Başlangıcı
I. Derece & %80 ve üstü
II. Derece & %60-79
III. Derece & %40-59
6/8/1991-5/8/1994
15 yıl, 3600 gün
15 yıl, 8 ay-3680 gün
16 yıl, 3760 gün
6/8/1994-5/8/1997
15 yıl, 3600 gün
16 yıl, 4 ay-3760 gün
17 yıl, 3920 gün
6/8/1997-5/8/2000
15 yıl, 3600 gün
17 yıl, 3840 gün
18 yıl, 4080 gün
6/8/2000-5/8/2003
15 yıl, 3600 gün
17 yıl, 8 ay-3920
19 yıl, 4240 gün
6/8/2003-30/9/2008
15 yıl, 3600 gün
18 yıl-4000 gün
20 yıl-4400 gün
6/8/2003 – 30/9/2008 döneminde sigortalı olanlar
Bu dönemde sigortalı olanlar da, 4958 sayılı Kanun gereği, özür derecesine göre farklı sigortalılık süresi ve prim gününe tabiler. Bu anlamda Kanun, SSK’lı engellilerin emekliliğini 4 ayrı kategoride değerlendirdi.
- Sigortalı olarak çalışmaya başlamadan önce, en az %60 oranında özrü bulunanlar 15 yıl sigortalılık ve 3600 prim günü ile emekli olacaklar. Öte yandan sakatlığı nedeniyle vergi indiriminden yararlananlardan;
- I. Derece (%80 ve üzeri) engelli olanlar 15 yıl ve 3600 prim günü ile,
- II. Derece (%60-79 arası) engelli olanlar 18 yıl ve 4000 prim günü ile,
- III. Derece (%40-59 arası) engelli olanlar 20 yıl ve 4400 prim günü ile emekli olabilecekler. Görüldüğü üzere, emeklilikte diğer çalışanlar için gerekli olan belirli bir yaşı doldurma şartı engelliler için bulunmuyor. Engelliler, sadece sigortalılık süresi (çalışmaya ilk başlanılan tarih ile emeklilik arasında geçen sürenin tamamı) ve prim günü şartlarını yerine getirerek emekli olabiliyor.
Reform, engelli SSK’lıları da sevindirdi!
Gelelim sosyal güvenlik reformu sonrasında engelli SSK’lıların (4/a’lılar) emeklilik koşullarına. Şunu hemen belirtelim ki, reform kanunu, engelli SSK’lılar için çok radikal bir değişiklik içermiyor. Ancak kimi noktalarda çalışanlar lehine farklılıklar da mevcut. Örneğin reform kanununda özür dereceleri, uluslar arası standartlar da göz önüne alınarak yeniden belirlendi. Daha önce, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunundaki sınıflandırma esas alınıyordu.
Yeni sistemde ise özür dereceleri, engelliler lehine yumuşatıldı. Reform kanununa göre %80 yerine %60 ve üzeri özürlüler I. derece, %60 yerine %50-59 arası II. derece ve %40-49 arası III. derece olarak değerlendiriliyor. Öte yandan emeklilik koşullarından olan sigortalılık süresi de yine engelliler lehine düşürüldü. Yeni dönemde engellilerin emeklilik şartları;
- Doğuştan veya çalışmaya başlamadan önce %60 ve üzeri özrü olanlar 15 yıl ve 3700 prim günü (daha önce 3600 idi) ile,
- Özür derecesi %50-59 arası olanlar 20 yıl ve 4400 gün yerine 16 yıl ve 3700 prim günü ile,
- Özür derecesi %40-49 arası olanlar da yine 20 yıl ve 4400 gün yerine 18 yıl ve 4100 prim günü ile emekli olabilecekler.
Bu arada, birinci maddede belirtilen 3700 prim günü, 3960 güne çıkıncaya kadar bundan sonraki her yıl 100 gün artırılarak; ikinci maddede yer alan 3700 gün 4320 güne çıkıncaya kadar bundan sonraki her yıl 100 gün artırılarak; üçüncü maddedeki 4100 gün ise 4680 güne çıkıncaya kadar yine her yıl 100 gün artırılacak.
Soru: Sadettin Bey, ben bir tekstil firmasında 1/6/2004 tarihinde çalışmaya başladım. İşyerine özürlü kadrosundan girdim ve %54 oranında raporum var. Bu güne kadar hiç ara vermedim. Ekim ayı dahil toplam 1590 gün primim var. Ne zaman emekli olabilirim? Cihan Gündüz
Cevap: Cihan Bey, özür durumunuz III. derece olduğu için 20 yıl ve 4400 prim günü ile 1/6/2024 tarihinde emekli olacaksınız. Aslında hakkınızda 5510 sayılı Kanun gereği uygulanmış olsa, 4320 günü doldurduktan sonra 16 yılı tamamladığınız 1/6/2020 tarihinde emekli olabilirdiniz. Ancak 1 Ekim 2008 tarihinden önce sigortalı olan engelliler hakkında 506 sayılı Kanun uygulandığı için 2024 yılında emekli olacaksınız.
Müracaatlar SGK’ya…
1 Ekim öncesindeki uygulamada engelliler, erken emeklilik şartlarından yararlanabilmek için vergi indirim belgesi alıyorlardı. Bu belge için öncelikle çalıştıkları işyerinden, orada çalıştıklarına dair bir belge alıp, bu belge ile defterdarlık, vergi dairesi ya da mal müdürlüklerine başvuruyorlardı. Bu makamlar da engelliyi sağlık kurumlarına yönlendiriyorlar ve aldığı rapora göre vergi indirim belgesi veriyorlardı. Engelliler de bu belgeyi SSK’ya vererek erken emeklilik hakkı kazanıyorlardı.
1 Ekim’le birlikte engellilerin, erken emeklilik hakkından yararlanmak için vergi indirim belgesine ihtiyaçları kalmadı. Bundan sonra süreç şöyle işleyecek;
- Sigortalılar, SGK’ya özürlü raporu için başvuracak.
- SGK, sigortalıyı anlaşmalı sağlık kurumlarına sevkedecek.
- Sigortalı, buralardan aldığı özür derecesini gösteren raporu SGK’ya verecek ve böylece erken emeklilik hakkı kazanmış olacak.
Yarın: Reform sonrası Bağ-Kur’lu engellilerin emeklilik şartları.
Engelliler için çalışma hayatı-6
Reform, en fazla Bağ-Kur’lu engellileri sevindirdi!
1 Ekim 2008 tarihinde yürürlüğe giren sosyal güvenlik reformu, kimi noktalarda çalışanlar aleyhine düzenlemeler içerdiği gibi, kimi çalışanları da epey sevindirdi. Reforma sevinenler içerisinde birinci sırada Bağ-Kur’lular (4/b’li) geliyor. Nitekim bağımsız çalışanlar olarak nitelediğimiz bu kesim, daha önce memur ve işçilerin sahip olduğu pek çok hakka 5510 sayılı Kanunla kavuştu.
Reforma en fazla sevinenler Bağ-Kur’lular olduğu gibi, Bağ-Kur’lular içinde de en fazla engelli Bağ-Kur’lular sevindi. Zira reform öncesi uygulamada, engelli memur ve SSK’lıya erken emeklilik hakkı tanındığı halde, engelli Bağ-Kur’lulara böyle bir hak tanınmamıştı. Örneğin %40 özürlü raporu ile devlet memurluğuna giren kişi 15 yıl çalışarak emekli olabilirken, aynı kişi Bağ-Kur kapsamında 25 yıl çalışıyor, buna ilaveten bir de yaş şartını bekliyordu. Sırf bu yüzden, pek çok engelli, kendi işinin patronu olmak istediği halde SSK’lı veya memur olarak çalışmak zorunda kalıyordu.
Bağ-Kur’lu engelliye de erken emeklilik!
Erken emeklilik hakkından mahrum olan engelli Bağ-Kur’lular için 1 Ekim 2008 tarihi bir milat oldu. Bu tarihte yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunun 28. maddesiyle, artık engelli Bağ-Kur’lular da erken emeklilik hakkı kazanmış oldu. Ayrıca bu yeni haktan sadece 1 Ekim’den sonra Bağ-Kur’lu olanlar değil, önceden beri esnaf, şirket ortağı, çiftçi ya da isteğe bağlı Bağ-Kur’lu olanlar da yararlanacak.
Engelli Bağ-Kur’luların yeni dönemdeki emeklilik koşulları şöyle;
- Doğuştan veya çalışmaya başlamadan önce %60 ve üzeri özrü olanlar 15 yıl ve 3960 prim günü ile,
- Özür derecesi %50-59 arası olanlar 16 yıl ve 4320 prim günü ile,
- Özür derecesi %40-49 arası olanlar da yine 18 yıl ve 4680 prim günü ile emekli olabilecekler.
Peki bir Bağ-Kur’lu engelli, yeni yasanın emeklilik hükümlerinden faydalanmak isterse ne yapacak? Tabi ki SSK’lı ve yeni memurlarla aynı yolu takip edecek. Yani;
- Kendisine en yakın SGK birimine başvurarak engelli olduğu ve erken emeklilik hakkından faydalanmak istediğine dair dilekçe verecek.
- SGK, kişiyi özürlü raporu vermeye yetkili sağlık kurumlarına sevkedecek,
- Kişi bu sevkle sağlık kurumuna başvuracak ve en az %40 özürlü olduğuna dair rapor alacak.
- Engelli Bağ-Kur’lu (4/b’li), aldığı bu raporu SGK’ya verecek.
- SGK bu raporu gerekli inceleme sonrası işleme koyacak ve kişi böylece erken emeklilik hakkı kazanmış olacak.
Engelli olarak SSK’dan Bağ-Kur’a geçebilir miyim?
Soru: Sadettin Bey, öncelikle yaptığınız bu hizmetten dolayı size ve gazetenize ne kadar teşekkür etsek azdır. Şimdiye kadar bizim sorunlarımıza bu denli kapsamlı eğilen hiç kimse olmadı. Sırf bu yüzden gazetenizi bundan sonra da alacağım ve bütün engelli arkadaşlarıma da almalarını tavsiye ediyorum. Benim sorum SSK’dan esnaflığa geçmekle alakalı. Ben 6/4/2002 tarihinde özel bir işyerinde çalışmaya başladım. %45 özürlü raporum var ve vergi indiriminden yararlanıyorum. Bugüne kadar hiç boşluk bulunmaksızın primlerim ödendi. Ancak bugünlerde kendim dükkan açarak esnaf Bağ-Kur’una geçmek istiyorum. Böyle bir geçiş sonrasında emeklilik tarihim uzar mı? Emeklilik tarihim uzuyorsa, dükkanı eşim üzerine açsam ve eski işyerimden sigortam devam etse bir sakıncası olur mu? M. İsmetoğlu
Cevap: Değerli okurum, reform kanunu Bağ-Kur’lu engellilere de erken emeklilik hakkı tanıdığından, bundan sonra ister SSK’lı (4/a’lı) olarak devam edin, isterseniz Bağ-Kur’a (4/b) geçin, her iki durumda da 18 yıl ve 4680 prim günü şartlarını yerine getirerek en erken 6/4/2020 tarihinde emekli olacaksınız. Bağ-Kur’a geçişte emeklilik tarihi bakımından bir kaybınız olmayacağı için, dükkanı eşiniz üzerine yapmanıza veya eski işyerinizden sigortanızı devam ettirmenize de gerek yok.
Malulen emeklilikte neler değişti?
Buraya kadar, SSK’lı, memur ve Bağ-Kur’lu engellilerin her biri için, özür raporuyla erken emekliliğin şartlarını açıkladık. Özürlü emekliliği ile malulen emeklilik arasındaki farkı dizimizin 4. gününde irdelemiştik. Şimdi gelelim malulen emeklilikteki yeni şartlara.
1 Ekim 2008 öncesi malullük şartları
Sosyal güvenlik reformu öncesinde, pek çok konuda olduğu gibi malullük aylığı konusunda da kurumlar arası bir standart yoktu. Eski uygulamayı maddeler halinde özetleyecek olursak;
- Devlet memurları için adi malul, vazife malulü ve harp malulü olmak üzere üç ayrı malullük vardı. SSK ve Bağ-Kur’da tek bir malullük vardı.
- Bir memurun adi malul sayılabilmesi için görevini yapamayacak derecede bir fiziki arıza ya da hastalığa yakalanması gerekiyordu. Bu durumdaki memur, 10 yıl hizmeti varsa malullük aylığına hak kazanıyordu. Memur başka birinin bakımına muhtaç halde ise 5 yıllık hizmet yeterli sayılıyordu.
- Memurun fiziki arızası ya da hastalığı göreviyle alakalı ise bu kez vazife malulü sayılıyordu ve 5-10 yıl şartları aranmaksızın aylık bağlanıyordu. Adi veya vazife malulü memur, dilerse emekli olmak yerine durumuna uygun bir göreve atanabiliyordu.
- Vazife malullüğü, harp veya harekat gibi askeri görevlerde meydana gelmişse bu kimselere harp malulü deniliyordu. Harp malullerinin aylıkları da diğer malullere göre farklı ödeniyordu.
- SSK’lılar, çalışmaya başladıktan sonra çalışma gücünün 2/3’ünü ya da meslekte kazanma gücünün %60’ını yitirmişse malul sayılıyorlardı. Bu durumdakilere aylık bağlanabilmesi için iki alternatif vardı. Kişinin ya 1800 prim günü ya da 5 yıl sigortalılık süresi ve ortalama 180 gün prim ödemesi gerekiyordu.
- Bağ-Kur’daki malullük, SSK’ya benzer şekilde düzenlenmişti. Kişinin, çalışma gücünü en az 2/3’ünü yitirmiş olması ve 5 tam yıl prim ödemesi gerekiyordu.
1 Ekim sonrası malullük aylığı
Eski memur olarak nitelediğimiz 1 Ekim 2008’den önce memur olanlar, malullük bakımından yine 5434 sayılı Kanuna tabiler. Yeni memurlar, SSK’lılar ve Bağ-Kur’lular içinse yeni dönemde malullük aylığı şartları şöyle;
- SSK’lı (4/a’lı) ve Bağ-Kur’lu (4/b’li), çalışma gücünü veya meslekte kazanma gücünü en az %60 yitirmişse; memur çalışma gücünü en az %60 yitirmiş veya görevini yapamayacak hale gelmişse malullük aylığının birinci şartı gerçekleşmiş olacak.
- Malullük aylığının ikinci şartı ise 10 yıllık sigortalılık süresini ve 1800 gün (5 yıl) prim gününü doldurmuş olmak. Eğer kişi, başkasının bakımına muhtaç bir şekilde malul kalmışsa bu kez 10 yıllık sigortalılık süresi aranmayacak ve 1800 prim günü yeterli olacak.
Soru: Devlet memuru olan eşim, bir trafik kazasında sakat kaldı. Şuan kendisi felçli olarak yatıyor ve kendisine ben bakıyorum. Eşimin 2 yıl 3 ay Emekli Sandığı hizmeti vardı. Kendisine sakat aylığı bağlanmadı. Bunun yerine bize bir miktar para verildi. Yeni yasada eşime aylık hakkı var mı? Emine Uslu
Cevap: Değerli okurum, eşiniz trafik kazasını göreviyle ilgili olarak geçirmiş olsaydı kendisine vazife malullüğü aylığı bağlanırdı. Ayrıca eşiniz en az 5 yıl hizmet süresini doldurmadığı için adi malullük aylığı da bağlanmamış. Bunun yerine emekli kesenekleri kendisine iade edilmiş. Maalesef yeni yasada da eşinize aylık bağlanması imkanı bulunmamakta.
Yarın: Engelli gazilerin yeni hakları neler?
Engelliler için çalışma hayatı-7
Sosyal güvenlikte gazilere yeni haklar!
Bir toplumun, içinde barındırdığı engellilerine, insan onuruna yaraşır bir hayat standardını ve yaşam koşullarını sağlaması boynunun borcu. Hele bu engelli, o toplumun bekası ve güvenliği için canından bir parçayı kaybetmişse, bu borç aynı zamanda bir göreve dönüşüyor. İşte yazı dizimizin bugünkü bölümünde, engelliler içerisindeki bir grubun, malul gazilerimizin çalışma hayatı ve sosyal güvenlikle ilgili haklarına değineceğiz.
Kimler malul gazi sayılır?
Ülke mevzuatımıza göre gazilik unvanı iki durumda kazanılıyor. Birisi harpte yada harbe hazırlık gibi savaş durumlarında meydana gelen yaralanmalar sonucu oluşan gazilik. Bu kişilere muharip gazi deniyor. Bir de savaş dışında, yine emniyet güçlerinin (TSK ve Polis teşkilatı mensupları) bazı şartlar altında yaralanmaları sonucu oluşan gazilik var ki bunlara da malul gazi deniyor. Muharip gazilik çok istisnai durumlarda oluştuğundan, biz daha çok malul gaziler üzerinde duracağız. Bir kimsenin malul gazi sayılabilmesi için;
- 2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkındaki Kanun kapsamında, iç güvenlik ve asayişin korunması veya kaçakçılığın önlenmesine dair görevlerde,
- Devlet güçlerini sindirme amacına yönelik saldırılara maruz kalarak,
- 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu gereği emniyet güçlerinin yurtiçinde ya da yurtdışında görevlerini yaparken terör eylemlerine maruz kalması sonucu,
yaralanması ve görevini yapamayacak duruma gelmesi gerekiyor. Bu arada hemen belirtelim ki, 2330 ve 3713 sayılı Kanunlar ve bu kanunlar kapsamında yapılan yardımlar, sadece askeri personel hakkında değil, tüm emniyet güçleri hakkında uygulanıyor.
Gazilere tanınan haklar neler?
Gazilerin, kimisi emeklilik mevzuatından kaynaklanan, kimisi de ayrıldıkları kurumlar tarafından sağlanan hakları mevcut. Bunlar;
- Gazilere sağlanan en temel hak, görev malullüğü aylığının bağlanmasıdır.
- Gazilerin vefatı halinde eş ve çocuklarına dul-yetim aylığı bağlanıyor.
- Gaziler, 30 yıl görev yapmış gibi varsayılarak emekli ikramiyesi alıyor.
- Gazilere, 3480 sayılı Kanun gereği, tütün ve alkol ürünlerinin satışından her yıl pay veriliyor. Gazinin vefatı sonrası ise, geride kalan hak sahiplerine son aldığı payın 5 katı tutarında toplu ödeme yapılıyor.
- Gazilerin öğrenim yapan çocuklarına, talep edilmesi durumunda her yıl karşılıksız burs veriliyor.
- TSK’dan gazi sıfatıyla ayrılanlara OYAK tarafından yardım yapılıyor. Bu yardım için, görevden ayrıldıktan sonra 1 yıl içerisinde başvurmak gerekiyor. Ayrıca yine OYAK tarafından, cazip koşullarda konut kredisi sağlanmakta.
- Gazilere, emekliliklerini takip eden 10 yıl süreyle yurtiçinde oturdukları özel konutlarının kirası devlet tarafından ödenmekte.
- TOKİ tarafından inşa edilen konutlardan, gaziler için öncelikli yararlanma hakkı bulunuyor.
- Gazilerin kendilerine ve hak sahiplerine sağlık yardımları ücretsiz olarak yapılmakta.
- Gazilerin çocukları, Kredi ve Yurtlar Kurumunun yurtlarından ücretsiz yararlanıyor.
Bu saydığımız hak ve imkanlara ilaveten, gazilere kurumlarınca tanınan pek çok imkan daha var. Kurum sosyal tesislerinden yararlanma, ücretsiz seyahat hakkı, özel öğretim merkezlerinden yararlanma gibi.
Gazilere reformla gelen haklar…
Yukarıdakilere ilave olarak, başta sosyal güvenlik reformu olmak üzere, 2008 yılında yapılan yasal düzenlemelerle, gazilerimize yeni haklar da verildi. Bunlar;
- Gazi çocuklarına her yıl Emekli Sandığı tarafından verilen eğitim ve öğretim yardımı, %25 oranında artırıldı. Gazi çocukları her yıl Eylül-Aralık ayları arasında SGK’ya başvuracaklar ve 2008 rakamlarıyla ilköğretim için 742 YTL, ortaöğretime 1.114 YTL, yükseköğretime 1.485 YTL yıllık eğitim desteği alacaklar.
- Gazilerimiz için sosyal güvenlik reformu kapsamındaki en iyi haber, emekli olduktan sonraki çalışmalarıyla ilgili. 1 Ekim 2008’den önceki uygulamada, malullük aylığı alan gazilerimiz, daha sonra tekrar kurumlarında veya herhangi bir kamu kurumunda çalışmaya başlarlarsa aylıkları kesiliyordu. Bundan sonra 3713 sayılı Kanun kapsamında aylık alan gaziler, kamu kurumlarında tekrar çalışmaya başlasalar dahi, hem maluliyet aylıklarını, hem de maaşlarını alabilecekler.
- 1 Ekim öncesinde gazilerimiz, malullük aylığı alırken SSK veya Bağ-Kur’a tabi çalışırlarsa, kendilerinden sosyal güvenlik destek primi kesiliyordu. Bundan sonra bu prim kesilmeyecek. Sadece %1-6,5 arasında değişen oranlarda iş kazası ve meslek hastalığı primi kesilecek. Bu primi bağımlı çalışırlarsa işveren, bağımsız çalışırlarsa kendileri ödeyecek.
- Reform kanunu, hemen hemen tüm ülke nüfusunu genel sağlık sigortalısı saydı ve prim ödeme gücü olan herkesten prim alınmasını öngördü. Ancak gazilerimiz bu primden muaf tutuldu. Hatta maluliyet aylığı alan gazilerimiz tekrar çalışmaya başlasalar dahi, GSS primi ödemeyecekler.
- Şuan memurların dışındaki sigortalılar tarafından, sağlık yardımı aldıkları kuruluşa göre değişen tutarlarda 3-10 YTL arasında katılım payı ödeniyor. Geçiş sürecinin bitiminden sonra memurlar da bu payı ödeyecek. Ancak gazilerimiz, ne şimdi ne de geçiş sürecinden sonra katılım payı ödemeyecek.
Gazilerimize tanınan bu haklardan, özellikle emeklilik sonrası çalışmalarını teşvik edici olanların son derece isabetli olduğu kanaatindeyiz. Böylece gazilerimizin de sahip oldukları birikim ve tecrübelerini toplumumuzla paylaşmalarının önü biraz daha açılmış oldu.
Terör mağduruyum, ne yapmalıyım?
Soru: 4857 Sayılı İş Kanunu kapsamında, Terör Mağduru (malul gazi) olarak bir kamu kuruluşunda daimi işçi kadrosunda 19/11/2008 tarihinde göreve başladım. Terör mağduru olmam nedeniyle Emekli Sandığı’ndan da emekli maaşı almaktayım. 5510 Sayılı Kanunun 5. Maddesine istinaden yapılacak sigorta kesintilerinde;
1-Uzun vadeli sigorta kollarının uygulanması,
2-Sağlık Primi, Destek Primi ve İşsizlik Fonuna prim kesilmesi,
3-Sadece malullük, yaşlılık ve ölüm sigortası primlerinin kesilmesi durumlarında, şahsım açısından hangisinin daha yararlı olacağı konusunda görüşlerinizi bildirirseniz minnettar olurum. T.Birol YENİ
Cevap: Değerli okurum, özel sektörde eski adıyla SSK’lı yeni adıyla 4/a’lı olarak çalıştığınız için belirttiğiniz gibi 5510 sayılı Kanunun 5. maddesine tabisiniz. Bu anlamda, sizin adınıza işvereniniz tarafından iş kazası ve meslek hastalığı primi (%1-6,5 arası) zorunlu olarak ödenecek. Buna ilaveten siz isterseniz, emekliliğe dair primlerin (malullük, yaşlılık ve ölüm primi) de kesilmesini isteyebilirsiniz. Uzun vadeli primlerin kesilmesi demek, ilerde size ikinci bir emekli aylığı bağlanması demektir. Bu durumda size çalıştığınız işyerinden ödenen ücrette, %9 oranında bir azalma olur. Uzun vadeli primlerin kesilmesini istemezseniz, aldığınız ücrette bu azalma olmaz ancak ilerde ikinci bir aylık alma şansınız da olmaz. Öte yandan siz sağlık priminden (GSS primi) de muafsınız.
Yarın: Engellilerin çözüm bekleyen sorunları ve talepleri neler?
Engelliler için çalışma hayatı-8
Engellilerin çözüm bekleyen sorunları…
Sosyal politikanın en önemli alt başlıklarından birisini engelli politikaları oluşturuyor. Kabul etmeliyiz ki son yıllarda bu alanda ciddi mesafe kat edildi. Engelliler şurasının düzenlenmesi, özürlü aylıklarında yapılan iyileştirmeler, bakıma muhtaçlar için alınan tedbirler, sosyal güvenlik reformuyla getirilen yeni haklar ve özürlü veri tabanını kurma çalışmaları gibi. Ancak engellilerin yıllardır biriken sorunlarının tamamının çözüldüğünü de söylemek tabi ki mümkün değil.
Çok şey yapıldı ama…
Bu sorunların çözümü için çok şey yapılmış olmakla birlikte, halledilmeyi bekleyen sorunlar da var. Bunlar;
Engelliye devlet kapısı yarı açık!
Engelliye uygun çalışma ortamı sağlanmalı
Vazife malullerinin de beklentisi var
Bitirirken…
Sekiz gündür yayınlanan yazı dizimizle, hayatımızın parçası olan engelli kardeşlerimizin haklarına ve sorunlarına değinmeye çalıştık. Okurlarımızın fark edeceği üzere çalışmada engelliler için, özürlü ve sakat tabirlerini de kullandık. Aslında biz, tanım olarak engelli tanımını benimsiyoruz. Zira diğer tanımlar biraz itici ve rencide edici geliyor. Ancak engellileri konu edinen mevzuatta genel olarak özürlü ya da sakat tanımları kullanılıyor. Dolayısıyla biz de mecburen bu tanımlara yazı dizimizde yer verdik. Bu kavramlardan rencide olan okurlarımız varsa yine de kendilerinden özür diliyoruz.
Aslında bu çalışma, engelliler haftasına denk gelseydi belki daha anlamlı olurdu. Ancak o haftada engelliler zaten hatırlanıyor ve gündeme geliyor. Önemli olan o hafta ve günlerin dışında da engelli sorunlarını gündemde tutabilmek ve çözümüne katkı sağlamak. Umarım alanında ilk olan bu çalışmamız, engelli kardeşlerimiz, bunların aileleri ve engelli sorunlarına eğilmesi gereken yetkililer için faydalı olmuştur.
Çalışma hayatına dair her türlü konuyu ve sizlerden gelen soruları ele aldığımız Çalışanın Köşesi’nde buluşmak üzere.
Öyle ki, bize göre her engellinin bilmesi gereken, çalışma hayatına dair en temel haklardan bile, pek çok engelli kardeşimizin haberdar olmadığını fark ettik. Başta sosyal güvenlik reformu olmak üzere, 2008 yılında pek çok yasal düzenlemenin üst üste gelmesi, bu konudaki bilgi boşluğunu da artırmış oldu. Yaptığımız araştırmada, şimdiye kadar engellilerin çalışma hayatı ve sosyal güvenlik hakları ile ilgili derli toplu bir çalışmanın yapılmadığını gördük.
Aileleri ile birlikte yaklaşık 30 milyonluk nüfusu ilgilendiren bir konuda, şimdiye kadar kapsamlı bir yazı dizisi yayınlanmamış olması üzüntü verici. Ama bu hizmetin şahsıma ve gazetemize nasip olması da bir o kadar sevindirici. Yaklaşık 50 bin sayfalık bir mevzuatı tarayarak hazırladığımız çalışmamızda aşağıdaki sorulara cevap vereceğiz;
- Çalışmayan veya çalışamayan engellilerin hakları neler? Engelli ailelerine hangi haklar var?
- Çalışmak isteyen engelliler için hangi alternatifler var? Kamuda engelli istihdamı ne durumda? Engelli çalıştırmak isteyen işverenleri hangi teşvikler bekliyor?
- Sosyal güvenlik reformu engelli memur, SSK’lı ve Bağ-Kur’lu için neler getirdi? Emeklilikte yeni şartlar neler?
- Özürlü emekliliği ve malulen emeklilik ne demek?
- Engelli gazilerin hakları neler?Sosyal güvenlik reformu gazilere hangi hakları verdi?
- Engellilerin çalışma hayatındaki sıkıntıları neler? Çalışan, çalışmak isteyen engelliler yetkililerden neler bekliyor?
Çalışmayan/çalışamayan engelliler için hangi haklar var?
Yazı dizimiz genelde engelli kardeşlerimizin çalışma hayatı ve emeklilik konularıyla ilgili. Ancak çalışmayan veya hiç çalışamayacak durumda olan engellilerin de haklarına değinmeden geçemeyiz.
Bizim sosyal güvenlik sistemimiz, asıl olarak çalışanlardan prim toplama ve toplanan bu primler karşılığı gerekli yardımları (sağlık ödemeleri, emekli maaşı gibi) yapma prensibine dayanır. Ancak çalışamayacak durumda olan engelliler prim de ödeyemeyeceği için, bunlara yapılacak yardımlar primsiz (karşılıksız) sisteme bağlanmıştır. Engelliye aylık bağlanması ve sağlık yardımı yapılmasını içeren bu yardımlar 2022 sayılı Kanun kapsamında yapılmakta.
Hangi engelliye ne kadar maaş var?
2022 sayılı Kanun kapsamında engellilere verilen aylıklar, özürlü aylığı ve bakıma muhtaç özürlü aylığı olarak iki şekilde veriliyor. Bir engellinin özürlü aylığı alabilmesi için;
- 18 yaşından büyük olması,
- Özür derecesinin %40 ila %69 arasında olması,
- Herhangi bir sosyal güvenlik kurumundan aylık ya da gelir almıyor olması,
- Herhangi bir işe yerleştirilmemiş olması,
- Her türlü gelirleri ile varsa yakınlarından sağladığı nafaka miktarının aylık ortalamasının 83 YTL’nin altında olması (2008 yılı rakamlarına göre),
Gerekiyor. Bu şartları yerine getirmiş olan bir engelliye 2008 rakamlarıyla her ay 166 YTL özürlü aylığı veriliyor.
Engelli vatandaşlarımıza verilen bir diğer aylık da bakıma muhtaç özürlü aylığı. Bakıma muhtaç özürlü aylığı alabilme şartları, özürlü aylığı ile hemen hemen aynı. Ancak bu aylığı alabilmek için bakıma muhtaç özürlünün, özür derecesinin %70 ve üzeri olması gerekiyor. Bu şartları yerine getiren engelliye 2008 yılı için her ay 249 YTL bakıma muhtaç özürlü aylığı veriliyor.
Aylık için nereye başvurulacak, hangi belgeler gerekiyor?
Özürlü aylığı ve bakıma muhtaç özürlü aylığı için defterdarlıklara veya mal müdürlüklerine başvurulması gerekiyor. Başvuru sırasında engelli vatandaşlarımızdan istenen belgeler;
- Aylık başvuru formu,
- Sağlık kurulu raporu,
- Özür derecesi %40-69 arasında olanlar için Türkiye İş Kurumu’na başvuru yapıldığını gösterir belge ve,
- Vukuatlı nüfus kayıt örneği.
Bu belgelerin tamamlanmasıyla birlikte defterdarlık veya mal müdürlüğü, başvuru sahibinin gerçekten muhtaç olup olmadığını tespit etmek amacıyla il veya ilçe idare kurullarıyla yazışma yapmaktadır. Genelde bu yazışmalar geciktiğinden, aylık başvuruları da geç sonuçlanıyor.
Defterdarlık veya mal müdürlüğü, gerekli belgeleri aldıktan ve yazışmaları tamamladıktan sonra bunları Sosyal Güvenlik Kurumu bünyesindeki Primsiz Ödemeler Genel Müdürlüğü’ne gönderiyor. Aylık bağlama işlemleri adı geçen genel müdürlük tarafından sonuçlandırılıyor. Bu arada, yaptığınız aylık başvurusunun ne aşamada olduğunu öğrenebilmek için, www.sgk.gov.tr adresindeki 2022 sayılı Evrak Takip programından sorgulama yapabiliyorsunuz.
Engelli yetimler dikkat!
Diğer taraftan, ölen anne-babasından yetim aylığı alan engelli çocuklar da, özürlü aylığından faydalanabilirler. Yetim aylığı almakta olup da aynı zamanda en az %40 özür derecesi bulunan çocukların, yetim aylıkları özürlü aylığından veya bakıma muhtaç özürlü aylığından düşükse, aradaki farkı SGK’dan alabilirler.
Kesilen özürlü aylığı yeniden bağlanır mı?
Soru: Sadettin Bey, aşağıdaki soruma bir açıklık getirirseniz çok sevineceğim. Halamın oğlu 2022 sayılı yasa kapsamında ta öteden beri düşkünlük/özürlü maaşı alıyor. Ancak söz konusu maaşı geçen sene SGK tarafından, isteğe bağlı Bağ-Kur’lu olduğu gerekçesiyle kesildi. Biz halamın oğluna akrabalar arasında topladığımız nakdi yardımı gönderiyorduk. Eşi, gönderdiğimiz bu yardımın bir kısmıyla kocasını isteğe bağlı Bağ-Kur’a 1998 yılı itibariyle kayıt ettirmiş. Ancak SGK isteğe bağlı Bağ-Kur’lusun diye eşinin maaşını kesmiş. Bu aylığın tekrar bağlanması mümkün müdür? Bundan sonraki süreç ve ailenin muhtemel hakları konusunda bana bilgi verirseniz size minnettar kalacağım. Muhterem ASLAN
Cevap: Değerli okurum, normalde isteğe bağlı sigortalı olması halanızın oğlunun özürlü maaşının kesilmesini gerektirmez. Ancak SGK, yaptığı sorgulamada halanızın oğlunun isteğe bağlı sigortasını tespit ederek, aylık 83 YTL’nin üzerinde geliri olduğu sonucuna varmış olmalı. Yani SGK, “bu kişinin aylık geliri muhtaçlık sınır olan 83 YTL’nin altında olsa, her ay sigorta primlerini ödeyemezdi” diyerek bir çıkarımda bulunmuş ve aylığını kesmiş. Şu halde halanızın oğlu, özürlü aylığı ile isteğe bağlı sigorta arasında tercihte bulunmak zorunda. İsteğe bağlı sigortayı durdurup tekrar özürlü aylığına müracaat ederse aylığı yeniden bağlanır.
Yarın: Özürlü aylığı alanlar sağlık yardımlarından nasıl yararlanacak? Engelli ailesinin hakları neler?
Engelliler için çalışma hayatı-2
Özürlü aylığı alanlara sağlıkta kolaylık!
Dünkü yazımızda, çalış(a)mayan engellilerin aylık alma şartlarını açıkladık. Bugün, özürlü aylığı alanların sağlık yardımlarını nasıl alacakları ve engelli yakınlarının hakları üzerinde duracağız.
Özürlü aylığı veya bakıma muhtaç özürlü aylığı alan engellilere, parasal yardımın yanında bir de sağlık yardımı yapılmakta. Sosyal güvenlik reformunun genel sağlık sigortasına dair hükümleri yürürlüğe girmeden önce, özürlü aylığı alanların sağlık yardımları Yeşil Kart kapsamında sağlanıyordu. Yani 2022 sayılı Kanun kapsamında aylık alanların tamamı, başka bir işleme gerek kalmaksızın aynı zamanda yeşil kartlı sayılıyorlar ve tüm devlet hastanelerinden ücretsiz yararlanıyorlardı.
Engelliye üniversite ve özel hastane yolu açıldı!
Reform kanunu dediğimiz 5510 sayılı Kanunun genel sağlık sigortasına ilişkin hükümlerinin çoğu, 1 Temmuz 2008 tarihinde yürürlüğe girdi. Böylece 2022 sayılı Kanun kapsamında aylık alan tüm engelliler için, hem sağlık yardımlarının kapsamı hem de hizmet alabilecekleri sağlık kuruluşu yelpazesi genişlemiş oldu. 1 Temmuz’dan önce sadece devlet hastanelerinde tedavi olabilen engelliler, bu tarih itibariyle tüm devlet, üniversite ve özel hastanelerden sağlık yardımı alabilecekler. Fakat kanunun bu hükmü yürürlüğe gireli 6 ay geçmesine rağmen, pek çok engellinin bu haktan haberi bulunmuyor.
Engelliden katılım payı alınmayacak!
Engelli vatandaşlarımız için sosyal güvenlik reformunda getirilen pozitif ayrımcılıklardan birisi de, bunlardan katılım payı alınmaması. Şuanda memurlar hariç tüm çalışanlardan, gittikleri hastaneye göre değişen tutarlarda 3-10 YTL arasında katılım payı alınıyor. Engelliler ise ödeyecekleri bu katılım paylarını geri alabilecekler. Ancak engelliler bu parayı SGK ünitelerinden talep ederlerse alabilecekler. Talep etmezlerse kendilerine herhangi bir ödeme yapılmayacak. Yine pek çok engelli kardeşimiz maalesef bu uygulamadan da haberdar değil.
VGM’den de aylık var
Bu arada en az %40 özür derecesi olan engellilere, Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından da aylık bağlanıyor. Hatta bu aylık 2022 sayılı Kanun kapsamında bağlanan aylıktan daha yüksek. Ancak VGM’den aylık alan engellilerin tedavi yardımlarının nasıl sağlanacağı konusu açıkça düzenlenmediğinden, biz engelli kardeşlerimize 2022 kapsamındaki aylığa başvurmalarını tavsiye ediyoruz.
Engelli ailelerinin hakları neler?
Ülkemizde engelli olmak ne kadar zorsa, engellinin annesi-babası, kardeşi veya çocuğu olmak da bir o kadar zor. Zira engellinin yaşadığı tüm maddi ve manevi sıkıntı, aynı zamanda diğer aile fertlerinin de omzunda. Bu yüzden son yıllarda yapılan yasal düzenlemelerle, engellilere olduğu gibi engelli yakınlarına da bazı yeni hak ve imkanlar verildi.
Engelli yakınlarına da aylık var!
2022 sayılı Kanun kapsamında sadece özürlü aylığı veya bakıma muhtaç özürlü aylığı değil, özürlüye bakmakta olan yakınlarına da aylık bağlanmakta. Bu aylıktan yararlanabilmek için engelli yakınının bazı şartları taşıması gerekiyor. Buna göre engelli yakınının;
- Herhangi bir sosyal güvenlik kurumundan aylık ya da gelir almıyor olması,
- Her türlü gelirleri ile varsa yakınlarından sağladığı nafaka miktarının aylık ortalamasının 83 YTL’nin altında olması,
- Bakıma muhtaç engelliye fiilen bakıyor olması,
Gerekiyor. Bu şartları yerine getiren engelli yakınına her ay 166 YTL engelli yakını aylığı veriliyor.
2022 sayılı Kanun kapsamında verilen diğer aylıklarda olduğu gibi, bu aylık için de defterdarlık veya mal müdürlüklerine başvurulması gerekiyor. Başvuruda istenen belgeler için dünkü yazımıza bakabilirsiniz.
Engelli yakınlarına Evde Bakım Ücreti!
Engelli yakınları için bir diğer imkan da 2007 yılında yapılan bir düzenleme ile getirilen evde bakım ücreti. Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu, bakıma muhtaç engellilerin bakımını resmi veya özel bakım merkezlerinde sağladığı gibi, engelli yakınları isterlerse evlerinde de bu hizmeti alabilecek. Bunun dışında engelliye, yakınları tarafından evde bakılırsa, bu durumda SHÇEK engellinin ailesine evde bakım ücreti ödeyecek. Bu ücreti alabilmek için gerekli şartlar;
- Engellinin bulunduğu ailede kişi başına düşen ortalama gelir, net asgari ücretin 2/3’ünden (305 YTL) az olacak.
- Engelli kişi, bakıma muhtaç, yani kendi günlük olağan işlerini göremeyecek durumda olacak.
- Engelliye resmi veya özel bakım merkezlerinde değil, evinde bakılıyor olacak. Zira merkezlerdeki bakım masrafları zaten SHÇEK tarafından karşılanıyor.
Bu şartları taşıyan engelli yakınına, her ay net asgari ücret tutarında yani 457,63 YTL evde bakım ücreti ödeniyor.
Burada şunu hatırlatalım ki, bir engelli kardeşimizin özürlü maaşı alıyor olması, ailesine engelli yakını aylığı veya evde bakım ücreti verilmesine engel olmaz.
Özürlü aylığı ya da bakıma muhtaç özürlü aylıkları için defterdarlık veya mal müdürlüklerine başvurulurken, evde bakım ücreti için Sosyal Hizmetler İl Müdürlüklerine başvurulması gerekiyor.
Soru: Sadettin Bey, benim amcam çiftçi Bağ-Kur’undan emekli. Kendisi şuan felçli ve ona eşi bakıyor. Maddi durumları oldukça kötü. Amcama baktığı için devlet tarafından eşine para verileceğini duyduk. Bu ücretten amcamın eşi de yararlanabilir mi? Bunu almak için ne yapması gerekir? Selami Turan
Cevap: Değerli okurum, bahsettiğiniz para evde bakım ücretidir. Amcanız tarım Bağ-Kur’u emeklisi olarak ne kadar alıyor yazmamışsınız. Ancak muhtemelen 500 YTL civarında maaşı vardır. 500/2 = 250 YTL, asgari sınır olan 305 YTL’den az olduğu için, amcanızın eşine de 457,63 YTL evde bakım ücreti verilecektir. Yengeniz en yakın Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğüne başvursun.
Engelli annesine erken emeklilik!
Engelliler için sosyal güvenlik reformunun getirdiği yenilikleri ilerleyen bölümlerde ayrıca ele alacağız. Ancak burada yer gelmişken ifade etmekte fayda var. Sosyal güvenlik reformunun 1 Ekim’de yürürlüğe girmesiyle birlikte, engellilerle birlikte engelli anneleri de sevindi. Zira 5510 sayılı Kanunun 28. maddesinde, bakıma muhtaç malul (engelli) çocuğu bulunan annelere erken emeklilik hakkı tanındı. Bu durumdaki annelere, çalıştıkları her 360 gün için 90 gün ilave prim kazandırılırken, eklenen bu primler emeklilik yaşından da indirilecek.
Soru: Bakıma muhtaç engelli çocuğum var. Kendisinin özür derecesi %85. Sadece eşimin geliriyle geçinemediğimiz için ben de özel sektörde bir işyerinde SSK’lı (4/a’lı) olarak çalışıyorum. Şimdiye kadar 1980 gün prim ödenmişliğim var. Yeni sosyal güvenlik yasasında bizim için erken emeklilik olduğunu duydum. Doğum tarihim 12/7/1974 ve sigorta başlangıcım 1/6/2002. Yeni kanuna göre ne kadar erken emekli olacağım? Zehra Bölük
Cevap: Zehra Hanım, normalde 7000 prim gününü doldurduktan sonra 58 yaşınızda 12/7/2032 tarihinde emekli olacaksınız. Ancak yeni SGK’ya göre, 1 Ekim’den sonra çalıştığınız her bir yıl için 3 ay ilave prim kazanacaksınız. Buna göre 1 Ekim 2008 tarihinden sonra 5020 gün yerine 4015 gün prim ödemeniz yeterli olacak. Ayrıca prim gününüze eklenen bu 1005 gün (yaklaşık 3 yıl) emeklilik yaşınızdan da indirilecek. Böylece 58 yaşınızda değil, 55 yaşınızda emekli olabileceksiniz.
Yarın: Çalışmak isteyen engellilerin alternatifleri neler?
Engelliler için çalışma hayatı-3
Çalışmak isteyen engelliler için hangi alternatifler var?
Dünkü yazımızda, çalışamayacak durumda olan engelliler ve bunların ailelerinin haklarından bahsettik. Bugün,
- Çalışmak isteyen engellileri hangi fırsatlar bekliyor?
- Kamu kurumlarında engelli istihdamı ne durumda?
- Engellileri çalıştırmak isteyen işverenler için hangi teşvikler var?
Sorularına cevap arayacağız.
Çalışma hayatına katılmak isteyen bir engellinin, üç alternatifi bulunuyor; 1) Özel sektörde çalışmak, 2) Bir kamu kurumunda çalışmak veya 3) Kendi adına bağımsız olarak çalışmak. Bunların her birini ayrı ayrı değerlendireceğiz. Ancak öncelikle zorunlu engelli istihdamına kısaca değinelim.
İşsizliğin %10’larda seyrettiği ülkemizde, engellilerin piyasa koşullarında kolaylıkla iş sahibi olması beklenemez. Bu yüzden özel sektörün ve kamu sektörünün engellileri çalıştırması piyasa koşullarına bırakılmayıp, yasal zorunluluk olarak düzenlenmiştir. Hangi işverenin yüzde kaç engelli çalıştıracağına dair en son düzenleme bu yıl içerisinde 5763 sayılı Kanunla yapıldı.
Engelli ile devlet küs, özel sektör barışık!
Yapılan en son düzenleme ile özel sektörün çalıştırması gereken engelli sayısında bir değişiklik yapılmadı. Daha önce olduğu gibi 50 ve üzeri işçi çalıştıran özel sektör işverenleri, personel sayısının en az %3’ü kadar engelli çalıştırmaya devam edecek. Bu konuda özel sektörü özendirici teşvikler de var. Bunlara aşağıda ayrıca değineceğiz. Öte yandan kamu sektörünün, daha önce %3 olan engelli istihdam oranı, yeni düzenleme ile %4’e çıkarıldı.
Özel sektörün engellilerin istihdamı konusunda düzenlemelere uyup uymadığı devlet tarafından denetleniyor. Ancak işin trajikomik tarafı, bu konuda özel sektörü denetleyen devletin bizzat kendisi, zorunlu engelli istihdamı kuralına uymuyor. Nitekim en son Devlet Personel Başkanlığı verilerine göre, kamu kurumlarında engellilerin memur olarak atanması gereken kadroların sadece %18’i dolu. %82’lik kısım ise boş duruyor. Bu yüzden engelli istihdamında istenen noktada olmamakla birlikte özel sektörün, kamudan daha ilerde olduğunu söyleyebiliriz.
2007 Yılında İşe Yerleştirilen Engelli Sayısı
Toplam Başvuru
Özele Yerleşen
Kamuya Yerleşen (İşçi)
Toplam
36.397
17.291
573
17.864
www.iskur.gov.tr
Tablodan da anlaşılacağı üzere, kamunun engelli istihdamına yaklaşımı işçiler açısından da pek iç açıcı değil. İstihdam kapasitesi oranına göre, 2007’de kamu kurumlarının en az 2000 engelli işçiyi istihdam etmesi gerekirken, bu sayı 573’te kalmış.
Engelliler kamuya hangi yollarla alınıyor?
Şurası bir gerçek ki, yaygın işsizlik ortamında hala en revaçta olan kapı devlet kapısı. Engelliler için de bu gerçek değişmiyor. Ömür boyu istihdam garantisi, düzenli gelir, sosyal imkanlar, izin ve tatil haklarına riayet edilmesi, kamuda çalışmak için motive edici unsurlardan birkaçı. Buna ilaveten engelli çocuğu bulunan memurun, özel öğretim veren illere tayin olma hakkı da bulunuyor (657 s.K/Ek 39. md). Ancak yukarıda da belirttiğimiz gibi kamu kurumları, engelli istihdamında son derece nazlı davranıyorlar. Bu konuda bizzat Başbakan’ın kaleminden genelge yayınlanmış ve kamu kurumları daha hassas davranmaya çağırılmış olmasına rağmen, yine de istenen hassasiyet oluşmuş değil.
Memurlar için DPB, işçiler için İş-Kur
Kamu kurumları, engelli vatandaşları memur ve işçi olmak üzere iki şekilde istihdam ediyor. Bunlardan memur olacaklar Devlet Personel Başkanlığı marifetiyle, işçiler ise Türkiye İş Kurumu vasıtasıyla işe alınıyor.
Kamu kurumları, engelli memur taleplerini DPB’na iletiyor. DPB, bu talepleri değerlendirerek ihtiyaç duyulan personeli ve başvuru şartlarını Türkiye genelinde yaptığı ilan ile duyuruyor. Gerekli şartları taşıyan engelliler, başvurularını doğrudan kamu kurumlarına yapıyorlar. Engelli kardeşlerimiz, bütün kamu kurumlarının engelli ilanlarını www.dpb.gov.tr adresinden takip edebilirler.
Kamuda işçi olarak istihdam edilecek engelliler ise, İş-Kur tarafından ÖSYM’ne yaptırılan merkezi sınavdan geçiridikten sonra, yerleşecekleri kurumlar tarafından mülakatlara alınıyorlar. Sözlü aşamayı da geçen engelliler işe yerleşiyor.
Soru: Ben halen bir kamu kurumunda memur olarak çalışıyorum. %40 özürlü olarak vergi indirim belgem var. Ancak memuriyete özürlü kadrosundan girmedim. Kamu kurumlarının özürlü ilanlarına ben de başvurabilir miyim? Selahattin Bodur
Cevap: Değerli okurum, engellilerin devlet memurluğuna girişi, “Özürlülerin Devlet Memurluğuna Alınma Şartları İle Yapılacak Yarışma Sınavları Hakkında Yönetmelik” çerçevesinde gerçekleşiyor. Söz konusu yönetmeliğin 2. maddesinde yönetmeliğin, kamu kurumlarında ilk defa memur olacaklar hakkında uygulanacağı hükmüne yer verilmiş. Şu halde, halihazırda devlet memuru olarak görev yaptığınızdan, kamu kurumlarının engelli kadrolarına başvuru hakkınız bulunmuyor.
Özel sektörde çalışmak isteyenler…
Muhakkak ki özel sektörde çalışmak, engelliler için kamu sektörü kadar cazip değil. Ancak ücrette vergi indirimi, erken emeklilik gibi imkanlar özel sektörde çalışan engelliler için de geçerli.
50 ve üzeri işçi çalıştıran tüm özel sektör işverenlerinin, toplam personel sayısının %3’ü kadar engelli çalıştırma zorunluluğu var. Bu zorunluluğa uymayan işverene cezai yaptırım uygulanıyor. 2008 yılına kadar, 50 ve üzeri işçi çalıştıran işverenlerin üzerinde, özürlü istihdamına ilaveten pek çok yükümlülük bulunuyordu. Bundan dolayı da işverenler genelde işyerlerinde bölünmeye giderek, personel sayılarını 49 sınırında tutuyor, böylece bu yükümlülüklerden kaçınıyorlardı. Bu da en başta işsiz engellileri mağdur ediyordu. Ancak 2008 yılında eski hükümlü, terör mağduru çalıştırma veya kreş-ana okulu açma gibi bazı yükümlülükler kaldırıldı veya hafifletildi. Bu durum engellilerin istihdam olanaklarını da artırmış olacak.
Başvurular İş-Kur’a
İş arayan engelli ile engelliyi çalıştıracak olan işverene İş-Kur aracılık ediyor. Her iki taraf İş-Kur ünitelerine başvuruda bulunuyor ve Kurum gerekli eşleştirmeyi yapıyor. Ancak işverenler isterlerse doğrudan da engelliyi işe alabiliyor. Fakat işverenin bu durumu 1 ay içerisinde Kuruma bildirmesi gerekiyor.
Özel sektöre engelli teşviki!
5763 sayılı Kanun’la getirilen düzenleme gereği, 1 Temmuz 2008 itibariyle özel sektöre özürlü istihdamı için teşvik uygulaması başlatıldı. Buna göre işverenlerin zorunlu olarak çalıştırdıkları %3 oranına dahil olan özürlülerin, sigorta primi işveren payının tamamı Hazine’ce karşılanacak. Ayrıca işverenler bu %3’lük oranın üzerinde engelli istihdam eder veya yükümlü olmadığı halde engelli çalıştırırlarsa, sigorta primi işveren payının yarısı Hazine’ce karşılanacak.
Soru: Sadettin Bey, işyerimizde toplam 185 kişi çalışıyor. Şuan 4 engelliyi çalıştırıyoruz. Bizim zorunlu özürlü istihdam etme sayımız kaç ve bu 4 kişiyi 12’ye çıkarırsak bizim kazancımız ne olur? Muzaffer Sungur
Cevap: Muzaffer Bey, firmanızın şuan zorunlu engelli çalıştırma sayısı (181 x 0,03 = 5,43) 5’tir. Yani halihazırda 1 engelli az çalıştırıyorsunuz ve bunun cezai yaptırımı var. Firmanız engelli sayısını 12’ye çıkarırsa alacağı teşvik, 5 kişi için ayda 638,70 YTL, kalan 7 kişi içinse 447,09 YTL olur.
Yarın: Sosyal güvenlik reformu engellilere neler getirdi?
Engelliler için çalışma hayatı-4
Sosyal güvenlik reformu engellinin yüzünü güldürdü!
Sosyal güvenlik reformunun en önemli gerekçelerinden birisi, farklı statülerde (memur, işçi, esnaf) çalışanlar arasında hak ve yükümlülük birliğinin bulunmaması idi. Aynı durum engelliler için de geçerliydi. Örneğin engelli memura ve SSK’lıya verilmiş olan erken emeklilik hakkından, Bağ-Kur’lu engelliler mahrumdu. Öte yandan malulen emeklilik şartları da kurumdan kuruma farklılık gösteriyordu. Bunun gibi pek çok konuda reform yasası, engelliler lehine önemli iyileştirmeler getirdi.
Engellilerin sosyal güvenlikle ilgili tüm haklarını ve sosyal güvenlik reformunun getirdiği yenilikleri ayrıntılı olarak ele alacağız. Ancak konuya girmeden önce çok temel bir noktadaki yanlış anlamayı düzeltmemiz gerekiyor. Engelli vatandaşlarımız genelde, özürlü sıfatıyla erken emekliliği, malulen emeklilikle birbirine karıştırırlar. Bunların her ikisi halk arasında “sakat emekliliği” veya “sakatlık maaşı” olarak bilinir. Oysa bu iki emeklilik türü, hem şartları hem de sonuçları bakımından birbirinden oldukça farklı.
Özürlü emekliliği nedir, malulen emeklilik nedir!
Aslında malulen emeklilikle özürlü emekliliği arasında çok basit bir fark var. Bir kimsenin malulen emekli olabilmesi için, malullüğe sebep olan sakatlığın çalışmaya başladıktan sonra ortaya çıkması gerekir. Özürlü emekliliği ise, malullükten farklı olarak doğuştan ya da çalışmaya başlamadan önce sakat kalmış kişiye tanınan erken emeklilik hakkıdır. Öte yandan çalışmaya başladıktan sonra ortaya çıkıp da, %40-60 arası olan özür durumlarında da malullük değil, fakat özürlü sıfatıyla erken emeklilik hakkı tanınmakta.
Örnek: Ahmet, bir fabrikada SSK’lı (4/a) olarak çalışmaya başladıktan sonra, geçirdiği trafik kazası sonucu %70 oranında sakat kalmış olsun. Ahmet’in sakatlığı çalışmaya başladıktan sonra oluştuğu için, diğer şartları da taşıması durumunda kendisine malullük aylığı bağlanacak. Ancak Ahmet’in sakatlığı, SSK’lı olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihten önce meydana gelseydi, bu kez Ahmet malullük aylığı alamayacaktı. Ancak %70 engelli olarak çalışmaya başladığı için, diğer çalışanlara göre daha erken emeklilik hakkı kazanacaktı.
Bu kısa açıklamadan sonra memurlardan başlayarak, engelli olarak erken emeklilik şartlarına geçebiliriz.
Engelli memura reformda yeni haklar
1 Ekim’de sosyal güvenlik reformunun yürürlüğe girmesiyle birlikte, memurlar için ikili bir mevzuat doğmuş oldu. Buna göre 1 Ekim 2008’den önce göreve başlamış memurlar için eski 5434 sayılı Kanun uygulanırken, bu tarihten sonra göreve başlayacaklara 5510 sayılı Kanun (reform kanunu) uygulanacak. Öte yandan eski memurlar, yeni kanunun lehe olan hükümlerinden de istifade edebilecekler. Lehe olan hükümlerden birisi de engelli emekliliği ile ilgili. Biz, okurlarımız için kolaylık olması bakımından, 1 Ekim’den önce göreve başlamış olanları eski memur, bu tarihten sonra ilk defa memur olanları ise yeni memur olarak ifade edeceğiz.
Eski memura erken emeklilik yolu açıldı
Reform öncesi memurların emeklilik mevzuatı, engelli memurlar için oldukça katı düzenlenmişti. 5434 sayılı Kanunun 39. maddesi gereği, göreve girmeden önce özür durumunu sağlık raporu ile belgeleyememiş olanlar ile göreve başladıktan sonra sakat kalmış memurlar, 15 yılla erken emeklilik hakkından yararlanamıyordu.
Eski memurlar için mevzuattan kaynaklanan bu handikap, 5510 sayılı Kanunun Ek 4. maddesine konulan bir hükümle aşıldı. Yapılan bu düzenleme ile,
- Göreve başlamadan önce en az %40 özürlü raporu alan memurlar yine 15 yılla emekli olacak,
- Göreve girmeden önce rapor almamış olsa bile, doğuştan en az %40 özürlü olduğunu belgeleyen memurlar da 15 yılla emekli olacak,
- Özür durumu işe girdikten sonra oluşsa bile, %50 – 59 arası sakatlığı bulunan memurlar 16 yıl çalışarak; %40 – 49 arası sakatlığı bulunan memurlar ise 18 yıl çalışarak emekli olabilecek.
Böylece engelli memurlar için özürlü sıfatıyla erken emeklilik imkanı hem genişletilmiş, hem de şartları yumuşatılmış oldu. Bu düzenlemenin İstanbul Milletvekili Lokman Ayva’nın gayreti ile yasaya girdiğini de belirtmeden geçemeyiz.
Soru: %40 düzeyde özürlüyüm ancak memuriyete normal olarak girdim. Şu anda da hiçbir özürlülük hakkından yararlanmıyorum. Benim durumumda olanlar yeni yasadan faydalanabilir mi? 15 yıl üzerinden emekli olabilir miyim? C.Uncu
Cevap: Değerli okurum, yeni yasaya göre, eğer %40 özür durumunuz doğuştansa ve bunu belgeleyebiliyorsanız 15 yılla emeklilik hakkınız var. Eğer doğuştan özürlü değilseniz bu kez 18 yıl çalışarak emeklilik hakkınız var.
Yeni memurlarda engelli emekliliği
1 Ekim 2008 tarihi itibariyle ilk defa memur olanlar, emeklilik sistemi açısından tamamen yeni mevzuata tabi olacak. Bu grubu, yeni memur olarak isimlendirdiğimizi yukarıda ifade ettik. Yeni memur engelliler için 5510 sayılı Kanunun 28. maddesindeki emeklilik koşulları şöyle;
- Göreve başlamadan önce en az %60 özrü bulunan memurlar, 15 yıl sigortalılık süresi ve 3960 prim gününü doldurarak,
- İster göreve başlamadan önce isterse göreve başladıktan sonra sakat kalmış olsun, özür derecesi %50-59 arası olanlar 16 yıldan beri sigortalı olup 4320 prim gününü doldurarak,
- İster göreve başlamadan önce isterse göreve başladıktan sonra sakat kalmış olsun,
özür derecesi %40-49 arası olanlar 18 yıldan beri sigortalı olup 4680 prim gününü doldurarak emekli olabilecek.
Burada dikkat edilirse, eski memurlar için kullanılmayan sigortalılık süresi ve prim günü kavramları, yeni memurlar için kullanılıyor. Daha önce SSK mevzuatında yer alan bu kavramlar, bundan sonra yeni memurlar için de kullanılacak. Aslına bakarsanız, bu kavramların memurlar için hiçbir anlamı yok. Zira örneğin sigortalılık süresi, çalışma hayatında sık sık işsizlik durumu ile karşılaşan veya kayıt dışı çalıştırılan SSK’lıların emeklilik şartlarını kolaylaştırma adına kullanılan bir parametre. Oysa memurlar için çalışma hayatlarında kayıt dışı çalışma ya da işsizlik gibi bir durum beklenmediğinden, bu kavramların da pratikte bir anlamı yok. Fakat kanunda ifade bütünlüğünü sağlamak amacıyla yeni memurlar için de kullanılmış.
Soru: 1992 yılında Emniyet Müdürlüğü’nde polis memuru olarak göreve başladım. 2006 yılında yıllık izindeyken yüksekten atlama sonucu boyun travması geçirdim. Göğüsten aşağı felç oldum. Üç yıl tedavi gördüm. Şu anda da 3 yıl raporlu olarak hizmetime sayıldı. Durumum devam ediyor ama malulen emekli olmak istemiyorum. 18 yıl 8 ay hizmetim var. Ücretsiz izin alıp, 4 ay da yine rapor alıp 20 yılımı doldurmak ve normal şekilde emekli olmak istiyorum. Böyle bir yasal hakkım var mı? Gülser AKDEMİR
Cevap: Değerli okurum, emeklilik için üç ayrı alternatifiniz var.
- Adi malul olarak dilekçenizi verip hemen emekli olabilirsiniz.
- Şuan en az %40 özür durumunuz varsa, özürlü sıfatıyla normal emekli olabilirsiniz.
- Özür durumunuzu hiç dikkate almadan, 20 yılı doldurup yine normal emekli olabilirsiniz. Yani malulen emeklilik yerine normal emekliliği tercih etmenize yasal bir engel yok. Bu arada bundan sonra aylıksız izin alırsanız, bu izinde geçen sürenin keseneğini ayrıca ödemeniz gerekir.
Yarın: Yeni dönemde engelli SSK’lıların emeklilik şartları neler?
Engelliler için çalışma hayatı-5
Engelli SSK’lıların emeklilik şartları nedir?
Sosyal güvenlik reform kanunu dediğimiz 5510 sayılı Kanunda, SSK’lılar 4/a’lı olarak isimlendiriliyor. Ancak biz okurlarımıza kolaylık olması bakımından bunları yine SSK’lı olarak anacağız.
Engelli SSK’lıların emeklilik koşullarında 4 ayrı milat var. 5/8/1991 tarihinden önce sigortalı olanlar, 6/8/1991 - 5/8/2003 tarihleri arasında sigortalı olanlar, 6/8/2003 – 30/9/2008 tarihleri arasında sigortalı olanlar ve nihayet 1 Ekim 2008 sonrası sigortalı olanlar, emeklilik açısından farklı şartlara tabiler. Biz öncelikle 1 Ekim 2008 tarihinden önceki dönemlerin emeklilik şartlarını kısaca hatırlayalım.
5/8/1991’den önce sigortalı olan engelliler
En az %40 sakatlığı bulunan engelliler, 5/8/1991 tarihinden önce sigortalı oldularsa, 15 yıl sigortalılık ve 3600 prim günü ile emekli oluyorlardı. Bunun dışında sakatlık oranına göre herhangi bir kademelendirme söz konusu değildi.
Soru: Sadettin Bey, kardeşim Figen Erol, 24.10.1961 doğumlu. İşe girerek 04.11.1985 tarihinde SSK primi ödeyerek sigortalı oldu. Bu prim ödemesi 2 ay sürdü. 01.01.1997 tarihinden itibaren isteğe bağlı olarak primlerini ödüyor. Bu yıl sonunda prim ödeme sayısı 4320 gün oluyor. % 28 özürlü raporu var. Bu durumda kendisi ne zaman ve ne şekilde emekli olabilir? Barbaros Erol
Cevap: Değerli okurum, kardeşinizin özür oranı %28 ise, özürlü olarak erken emekli olması mümkün olmaz. Ancak bu oran %40’ın üzerinde olsaydı, kardeşiniz 1991 yılından önce çalışmaya başladığı ve 15 yıl-3600 gün şartını da yerine getirdiği için hemen emekli olabilirdi.
6/8/1991 - 5/8/2003 döneminde sigortalı olanlar
6/8/2003 tarihinde yürürlüğe giren 4958 sayılı Kanunla birlikte, engelliler için emeklilikte yeni bir dönem başladı. Söz konusu kanun, engellileri derecelerine göre farklı şartlara tabi tuttu ve 6/8/1991 tarihinden sonra sigortalı olanlara emeklilikte kademeli bir artış getirdi.
Hangi tarihlerde, hangi özür derecesinin ne kadar sürede emekli olabileceği, aşağıdaki tabloda yer alıyor.
Sigorta Başlangıcı
I. Derece & %80 ve üstü
II. Derece & %60-79
III. Derece & %40-59
6/8/1991-5/8/1994
15 yıl, 3600 gün
15 yıl, 8 ay-3680 gün
16 yıl, 3760 gün
6/8/1994-5/8/1997
15 yıl, 3600 gün
16 yıl, 4 ay-3760 gün
17 yıl, 3920 gün
6/8/1997-5/8/2000
15 yıl, 3600 gün
17 yıl, 3840 gün
18 yıl, 4080 gün
6/8/2000-5/8/2003
15 yıl, 3600 gün
17 yıl, 8 ay-3920
19 yıl, 4240 gün
6/8/2003-30/9/2008
15 yıl, 3600 gün
18 yıl-4000 gün
20 yıl-4400 gün
6/8/2003 – 30/9/2008 döneminde sigortalı olanlar
Bu dönemde sigortalı olanlar da, 4958 sayılı Kanun gereği, özür derecesine göre farklı sigortalılık süresi ve prim gününe tabiler. Bu anlamda Kanun, SSK’lı engellilerin emekliliğini 4 ayrı kategoride değerlendirdi.
- Sigortalı olarak çalışmaya başlamadan önce, en az %60 oranında özrü bulunanlar 15 yıl sigortalılık ve 3600 prim günü ile emekli olacaklar. Öte yandan sakatlığı nedeniyle vergi indiriminden yararlananlardan;
- I. Derece (%80 ve üzeri) engelli olanlar 15 yıl ve 3600 prim günü ile,
- II. Derece (%60-79 arası) engelli olanlar 18 yıl ve 4000 prim günü ile,
- III. Derece (%40-59 arası) engelli olanlar 20 yıl ve 4400 prim günü ile emekli olabilecekler. Görüldüğü üzere, emeklilikte diğer çalışanlar için gerekli olan belirli bir yaşı doldurma şartı engelliler için bulunmuyor. Engelliler, sadece sigortalılık süresi (çalışmaya ilk başlanılan tarih ile emeklilik arasında geçen sürenin tamamı) ve prim günü şartlarını yerine getirerek emekli olabiliyor.
Reform, engelli SSK’lıları da sevindirdi!
Gelelim sosyal güvenlik reformu sonrasında engelli SSK’lıların (4/a’lılar) emeklilik koşullarına. Şunu hemen belirtelim ki, reform kanunu, engelli SSK’lılar için çok radikal bir değişiklik içermiyor. Ancak kimi noktalarda çalışanlar lehine farklılıklar da mevcut. Örneğin reform kanununda özür dereceleri, uluslar arası standartlar da göz önüne alınarak yeniden belirlendi. Daha önce, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunundaki sınıflandırma esas alınıyordu.
Yeni sistemde ise özür dereceleri, engelliler lehine yumuşatıldı. Reform kanununa göre %80 yerine %60 ve üzeri özürlüler I. derece, %60 yerine %50-59 arası II. derece ve %40-49 arası III. derece olarak değerlendiriliyor. Öte yandan emeklilik koşullarından olan sigortalılık süresi de yine engelliler lehine düşürüldü. Yeni dönemde engellilerin emeklilik şartları;
- Doğuştan veya çalışmaya başlamadan önce %60 ve üzeri özrü olanlar 15 yıl ve 3700 prim günü (daha önce 3600 idi) ile,
- Özür derecesi %50-59 arası olanlar 20 yıl ve 4400 gün yerine 16 yıl ve 3700 prim günü ile,
- Özür derecesi %40-49 arası olanlar da yine 20 yıl ve 4400 gün yerine 18 yıl ve 4100 prim günü ile emekli olabilecekler.
Bu arada, birinci maddede belirtilen 3700 prim günü, 3960 güne çıkıncaya kadar bundan sonraki her yıl 100 gün artırılarak; ikinci maddede yer alan 3700 gün 4320 güne çıkıncaya kadar bundan sonraki her yıl 100 gün artırılarak; üçüncü maddedeki 4100 gün ise 4680 güne çıkıncaya kadar yine her yıl 100 gün artırılacak.
Soru: Sadettin Bey, ben bir tekstil firmasında 1/6/2004 tarihinde çalışmaya başladım. İşyerine özürlü kadrosundan girdim ve %54 oranında raporum var. Bu güne kadar hiç ara vermedim. Ekim ayı dahil toplam 1590 gün primim var. Ne zaman emekli olabilirim? Cihan Gündüz
Cevap: Cihan Bey, özür durumunuz III. derece olduğu için 20 yıl ve 4400 prim günü ile 1/6/2024 tarihinde emekli olacaksınız. Aslında hakkınızda 5510 sayılı Kanun gereği uygulanmış olsa, 4320 günü doldurduktan sonra 16 yılı tamamladığınız 1/6/2020 tarihinde emekli olabilirdiniz. Ancak 1 Ekim 2008 tarihinden önce sigortalı olan engelliler hakkında 506 sayılı Kanun uygulandığı için 2024 yılında emekli olacaksınız.
Müracaatlar SGK’ya…
1 Ekim öncesindeki uygulamada engelliler, erken emeklilik şartlarından yararlanabilmek için vergi indirim belgesi alıyorlardı. Bu belge için öncelikle çalıştıkları işyerinden, orada çalıştıklarına dair bir belge alıp, bu belge ile defterdarlık, vergi dairesi ya da mal müdürlüklerine başvuruyorlardı. Bu makamlar da engelliyi sağlık kurumlarına yönlendiriyorlar ve aldığı rapora göre vergi indirim belgesi veriyorlardı. Engelliler de bu belgeyi SSK’ya vererek erken emeklilik hakkı kazanıyorlardı.
1 Ekim’le birlikte engellilerin, erken emeklilik hakkından yararlanmak için vergi indirim belgesine ihtiyaçları kalmadı. Bundan sonra süreç şöyle işleyecek;
- Sigortalılar, SGK’ya özürlü raporu için başvuracak.
- SGK, sigortalıyı anlaşmalı sağlık kurumlarına sevkedecek.
- Sigortalı, buralardan aldığı özür derecesini gösteren raporu SGK’ya verecek ve böylece erken emeklilik hakkı kazanmış olacak.
Yarın: Reform sonrası Bağ-Kur’lu engellilerin emeklilik şartları.
Engelliler için çalışma hayatı-6
Reform, en fazla Bağ-Kur’lu engellileri sevindirdi!
1 Ekim 2008 tarihinde yürürlüğe giren sosyal güvenlik reformu, kimi noktalarda çalışanlar aleyhine düzenlemeler içerdiği gibi, kimi çalışanları da epey sevindirdi. Reforma sevinenler içerisinde birinci sırada Bağ-Kur’lular (4/b’li) geliyor. Nitekim bağımsız çalışanlar olarak nitelediğimiz bu kesim, daha önce memur ve işçilerin sahip olduğu pek çok hakka 5510 sayılı Kanunla kavuştu.
Reforma en fazla sevinenler Bağ-Kur’lular olduğu gibi, Bağ-Kur’lular içinde de en fazla engelli Bağ-Kur’lular sevindi. Zira reform öncesi uygulamada, engelli memur ve SSK’lıya erken emeklilik hakkı tanındığı halde, engelli Bağ-Kur’lulara böyle bir hak tanınmamıştı. Örneğin %40 özürlü raporu ile devlet memurluğuna giren kişi 15 yıl çalışarak emekli olabilirken, aynı kişi Bağ-Kur kapsamında 25 yıl çalışıyor, buna ilaveten bir de yaş şartını bekliyordu. Sırf bu yüzden, pek çok engelli, kendi işinin patronu olmak istediği halde SSK’lı veya memur olarak çalışmak zorunda kalıyordu.
Bağ-Kur’lu engelliye de erken emeklilik!
Erken emeklilik hakkından mahrum olan engelli Bağ-Kur’lular için 1 Ekim 2008 tarihi bir milat oldu. Bu tarihte yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunun 28. maddesiyle, artık engelli Bağ-Kur’lular da erken emeklilik hakkı kazanmış oldu. Ayrıca bu yeni haktan sadece 1 Ekim’den sonra Bağ-Kur’lu olanlar değil, önceden beri esnaf, şirket ortağı, çiftçi ya da isteğe bağlı Bağ-Kur’lu olanlar da yararlanacak.
Engelli Bağ-Kur’luların yeni dönemdeki emeklilik koşulları şöyle;
- Doğuştan veya çalışmaya başlamadan önce %60 ve üzeri özrü olanlar 15 yıl ve 3960 prim günü ile,
- Özür derecesi %50-59 arası olanlar 16 yıl ve 4320 prim günü ile,
- Özür derecesi %40-49 arası olanlar da yine 18 yıl ve 4680 prim günü ile emekli olabilecekler.
Peki bir Bağ-Kur’lu engelli, yeni yasanın emeklilik hükümlerinden faydalanmak isterse ne yapacak? Tabi ki SSK’lı ve yeni memurlarla aynı yolu takip edecek. Yani;
- Kendisine en yakın SGK birimine başvurarak engelli olduğu ve erken emeklilik hakkından faydalanmak istediğine dair dilekçe verecek.
- SGK, kişiyi özürlü raporu vermeye yetkili sağlık kurumlarına sevkedecek,
- Kişi bu sevkle sağlık kurumuna başvuracak ve en az %40 özürlü olduğuna dair rapor alacak.
- Engelli Bağ-Kur’lu (4/b’li), aldığı bu raporu SGK’ya verecek.
- SGK bu raporu gerekli inceleme sonrası işleme koyacak ve kişi böylece erken emeklilik hakkı kazanmış olacak.
Engelli olarak SSK’dan Bağ-Kur’a geçebilir miyim?
Soru: Sadettin Bey, öncelikle yaptığınız bu hizmetten dolayı size ve gazetenize ne kadar teşekkür etsek azdır. Şimdiye kadar bizim sorunlarımıza bu denli kapsamlı eğilen hiç kimse olmadı. Sırf bu yüzden gazetenizi bundan sonra da alacağım ve bütün engelli arkadaşlarıma da almalarını tavsiye ediyorum. Benim sorum SSK’dan esnaflığa geçmekle alakalı. Ben 6/4/2002 tarihinde özel bir işyerinde çalışmaya başladım. %45 özürlü raporum var ve vergi indiriminden yararlanıyorum. Bugüne kadar hiç boşluk bulunmaksızın primlerim ödendi. Ancak bugünlerde kendim dükkan açarak esnaf Bağ-Kur’una geçmek istiyorum. Böyle bir geçiş sonrasında emeklilik tarihim uzar mı? Emeklilik tarihim uzuyorsa, dükkanı eşim üzerine açsam ve eski işyerimden sigortam devam etse bir sakıncası olur mu? M. İsmetoğlu
Cevap: Değerli okurum, reform kanunu Bağ-Kur’lu engellilere de erken emeklilik hakkı tanıdığından, bundan sonra ister SSK’lı (4/a’lı) olarak devam edin, isterseniz Bağ-Kur’a (4/b) geçin, her iki durumda da 18 yıl ve 4680 prim günü şartlarını yerine getirerek en erken 6/4/2020 tarihinde emekli olacaksınız. Bağ-Kur’a geçişte emeklilik tarihi bakımından bir kaybınız olmayacağı için, dükkanı eşiniz üzerine yapmanıza veya eski işyerinizden sigortanızı devam ettirmenize de gerek yok.
Malulen emeklilikte neler değişti?
Buraya kadar, SSK’lı, memur ve Bağ-Kur’lu engellilerin her biri için, özür raporuyla erken emekliliğin şartlarını açıkladık. Özürlü emekliliği ile malulen emeklilik arasındaki farkı dizimizin 4. gününde irdelemiştik. Şimdi gelelim malulen emeklilikteki yeni şartlara.
1 Ekim 2008 öncesi malullük şartları
Sosyal güvenlik reformu öncesinde, pek çok konuda olduğu gibi malullük aylığı konusunda da kurumlar arası bir standart yoktu. Eski uygulamayı maddeler halinde özetleyecek olursak;
- Devlet memurları için adi malul, vazife malulü ve harp malulü olmak üzere üç ayrı malullük vardı. SSK ve Bağ-Kur’da tek bir malullük vardı.
- Bir memurun adi malul sayılabilmesi için görevini yapamayacak derecede bir fiziki arıza ya da hastalığa yakalanması gerekiyordu. Bu durumdaki memur, 10 yıl hizmeti varsa malullük aylığına hak kazanıyordu. Memur başka birinin bakımına muhtaç halde ise 5 yıllık hizmet yeterli sayılıyordu.
- Memurun fiziki arızası ya da hastalığı göreviyle alakalı ise bu kez vazife malulü sayılıyordu ve 5-10 yıl şartları aranmaksızın aylık bağlanıyordu. Adi veya vazife malulü memur, dilerse emekli olmak yerine durumuna uygun bir göreve atanabiliyordu.
- Vazife malullüğü, harp veya harekat gibi askeri görevlerde meydana gelmişse bu kimselere harp malulü deniliyordu. Harp malullerinin aylıkları da diğer malullere göre farklı ödeniyordu.
- SSK’lılar, çalışmaya başladıktan sonra çalışma gücünün 2/3’ünü ya da meslekte kazanma gücünün %60’ını yitirmişse malul sayılıyorlardı. Bu durumdakilere aylık bağlanabilmesi için iki alternatif vardı. Kişinin ya 1800 prim günü ya da 5 yıl sigortalılık süresi ve ortalama 180 gün prim ödemesi gerekiyordu.
- Bağ-Kur’daki malullük, SSK’ya benzer şekilde düzenlenmişti. Kişinin, çalışma gücünü en az 2/3’ünü yitirmiş olması ve 5 tam yıl prim ödemesi gerekiyordu.
1 Ekim sonrası malullük aylığı
Eski memur olarak nitelediğimiz 1 Ekim 2008’den önce memur olanlar, malullük bakımından yine 5434 sayılı Kanuna tabiler. Yeni memurlar, SSK’lılar ve Bağ-Kur’lular içinse yeni dönemde malullük aylığı şartları şöyle;
- SSK’lı (4/a’lı) ve Bağ-Kur’lu (4/b’li), çalışma gücünü veya meslekte kazanma gücünü en az %60 yitirmişse; memur çalışma gücünü en az %60 yitirmiş veya görevini yapamayacak hale gelmişse malullük aylığının birinci şartı gerçekleşmiş olacak.
- Malullük aylığının ikinci şartı ise 10 yıllık sigortalılık süresini ve 1800 gün (5 yıl) prim gününü doldurmuş olmak. Eğer kişi, başkasının bakımına muhtaç bir şekilde malul kalmışsa bu kez 10 yıllık sigortalılık süresi aranmayacak ve 1800 prim günü yeterli olacak.
Soru: Devlet memuru olan eşim, bir trafik kazasında sakat kaldı. Şuan kendisi felçli olarak yatıyor ve kendisine ben bakıyorum. Eşimin 2 yıl 3 ay Emekli Sandığı hizmeti vardı. Kendisine sakat aylığı bağlanmadı. Bunun yerine bize bir miktar para verildi. Yeni yasada eşime aylık hakkı var mı? Emine Uslu
Cevap: Değerli okurum, eşiniz trafik kazasını göreviyle ilgili olarak geçirmiş olsaydı kendisine vazife malullüğü aylığı bağlanırdı. Ayrıca eşiniz en az 5 yıl hizmet süresini doldurmadığı için adi malullük aylığı da bağlanmamış. Bunun yerine emekli kesenekleri kendisine iade edilmiş. Maalesef yeni yasada da eşinize aylık bağlanması imkanı bulunmamakta.
Yarın: Engelli gazilerin yeni hakları neler?
Engelliler için çalışma hayatı-7
Sosyal güvenlikte gazilere yeni haklar!
Bir toplumun, içinde barındırdığı engellilerine, insan onuruna yaraşır bir hayat standardını ve yaşam koşullarını sağlaması boynunun borcu. Hele bu engelli, o toplumun bekası ve güvenliği için canından bir parçayı kaybetmişse, bu borç aynı zamanda bir göreve dönüşüyor. İşte yazı dizimizin bugünkü bölümünde, engelliler içerisindeki bir grubun, malul gazilerimizin çalışma hayatı ve sosyal güvenlikle ilgili haklarına değineceğiz.
Kimler malul gazi sayılır?
Ülke mevzuatımıza göre gazilik unvanı iki durumda kazanılıyor. Birisi harpte yada harbe hazırlık gibi savaş durumlarında meydana gelen yaralanmalar sonucu oluşan gazilik. Bu kişilere muharip gazi deniyor. Bir de savaş dışında, yine emniyet güçlerinin (TSK ve Polis teşkilatı mensupları) bazı şartlar altında yaralanmaları sonucu oluşan gazilik var ki bunlara da malul gazi deniyor. Muharip gazilik çok istisnai durumlarda oluştuğundan, biz daha çok malul gaziler üzerinde duracağız. Bir kimsenin malul gazi sayılabilmesi için;
- 2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkındaki Kanun kapsamında, iç güvenlik ve asayişin korunması veya kaçakçılığın önlenmesine dair görevlerde,
- Devlet güçlerini sindirme amacına yönelik saldırılara maruz kalarak,
- 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu gereği emniyet güçlerinin yurtiçinde ya da yurtdışında görevlerini yaparken terör eylemlerine maruz kalması sonucu,
yaralanması ve görevini yapamayacak duruma gelmesi gerekiyor. Bu arada hemen belirtelim ki, 2330 ve 3713 sayılı Kanunlar ve bu kanunlar kapsamında yapılan yardımlar, sadece askeri personel hakkında değil, tüm emniyet güçleri hakkında uygulanıyor.
Gazilere tanınan haklar neler?
Gazilerin, kimisi emeklilik mevzuatından kaynaklanan, kimisi de ayrıldıkları kurumlar tarafından sağlanan hakları mevcut. Bunlar;
- Gazilere sağlanan en temel hak, görev malullüğü aylığının bağlanmasıdır.
- Gazilerin vefatı halinde eş ve çocuklarına dul-yetim aylığı bağlanıyor.
- Gaziler, 30 yıl görev yapmış gibi varsayılarak emekli ikramiyesi alıyor.
- Gazilere, 3480 sayılı Kanun gereği, tütün ve alkol ürünlerinin satışından her yıl pay veriliyor. Gazinin vefatı sonrası ise, geride kalan hak sahiplerine son aldığı payın 5 katı tutarında toplu ödeme yapılıyor.
- Gazilerin öğrenim yapan çocuklarına, talep edilmesi durumunda her yıl karşılıksız burs veriliyor.
- TSK’dan gazi sıfatıyla ayrılanlara OYAK tarafından yardım yapılıyor. Bu yardım için, görevden ayrıldıktan sonra 1 yıl içerisinde başvurmak gerekiyor. Ayrıca yine OYAK tarafından, cazip koşullarda konut kredisi sağlanmakta.
- Gazilere, emekliliklerini takip eden 10 yıl süreyle yurtiçinde oturdukları özel konutlarının kirası devlet tarafından ödenmekte.
- TOKİ tarafından inşa edilen konutlardan, gaziler için öncelikli yararlanma hakkı bulunuyor.
- Gazilerin kendilerine ve hak sahiplerine sağlık yardımları ücretsiz olarak yapılmakta.
- Gazilerin çocukları, Kredi ve Yurtlar Kurumunun yurtlarından ücretsiz yararlanıyor.
Bu saydığımız hak ve imkanlara ilaveten, gazilere kurumlarınca tanınan pek çok imkan daha var. Kurum sosyal tesislerinden yararlanma, ücretsiz seyahat hakkı, özel öğretim merkezlerinden yararlanma gibi.
Gazilere reformla gelen haklar…
Yukarıdakilere ilave olarak, başta sosyal güvenlik reformu olmak üzere, 2008 yılında yapılan yasal düzenlemelerle, gazilerimize yeni haklar da verildi. Bunlar;
- Gazi çocuklarına her yıl Emekli Sandığı tarafından verilen eğitim ve öğretim yardımı, %25 oranında artırıldı. Gazi çocukları her yıl Eylül-Aralık ayları arasında SGK’ya başvuracaklar ve 2008 rakamlarıyla ilköğretim için 742 YTL, ortaöğretime 1.114 YTL, yükseköğretime 1.485 YTL yıllık eğitim desteği alacaklar.
- Gazilerimiz için sosyal güvenlik reformu kapsamındaki en iyi haber, emekli olduktan sonraki çalışmalarıyla ilgili. 1 Ekim 2008’den önceki uygulamada, malullük aylığı alan gazilerimiz, daha sonra tekrar kurumlarında veya herhangi bir kamu kurumunda çalışmaya başlarlarsa aylıkları kesiliyordu. Bundan sonra 3713 sayılı Kanun kapsamında aylık alan gaziler, kamu kurumlarında tekrar çalışmaya başlasalar dahi, hem maluliyet aylıklarını, hem de maaşlarını alabilecekler.
- 1 Ekim öncesinde gazilerimiz, malullük aylığı alırken SSK veya Bağ-Kur’a tabi çalışırlarsa, kendilerinden sosyal güvenlik destek primi kesiliyordu. Bundan sonra bu prim kesilmeyecek. Sadece %1-6,5 arasında değişen oranlarda iş kazası ve meslek hastalığı primi kesilecek. Bu primi bağımlı çalışırlarsa işveren, bağımsız çalışırlarsa kendileri ödeyecek.
- Reform kanunu, hemen hemen tüm ülke nüfusunu genel sağlık sigortalısı saydı ve prim ödeme gücü olan herkesten prim alınmasını öngördü. Ancak gazilerimiz bu primden muaf tutuldu. Hatta maluliyet aylığı alan gazilerimiz tekrar çalışmaya başlasalar dahi, GSS primi ödemeyecekler.
- Şuan memurların dışındaki sigortalılar tarafından, sağlık yardımı aldıkları kuruluşa göre değişen tutarlarda 3-10 YTL arasında katılım payı ödeniyor. Geçiş sürecinin bitiminden sonra memurlar da bu payı ödeyecek. Ancak gazilerimiz, ne şimdi ne de geçiş sürecinden sonra katılım payı ödemeyecek.
Gazilerimize tanınan bu haklardan, özellikle emeklilik sonrası çalışmalarını teşvik edici olanların son derece isabetli olduğu kanaatindeyiz. Böylece gazilerimizin de sahip oldukları birikim ve tecrübelerini toplumumuzla paylaşmalarının önü biraz daha açılmış oldu.
Terör mağduruyum, ne yapmalıyım?
Soru: 4857 Sayılı İş Kanunu kapsamında, Terör Mağduru (malul gazi) olarak bir kamu kuruluşunda daimi işçi kadrosunda 19/11/2008 tarihinde göreve başladım. Terör mağduru olmam nedeniyle Emekli Sandığı’ndan da emekli maaşı almaktayım. 5510 Sayılı Kanunun 5. Maddesine istinaden yapılacak sigorta kesintilerinde;
1-Uzun vadeli sigorta kollarının uygulanması,
2-Sağlık Primi, Destek Primi ve İşsizlik Fonuna prim kesilmesi,
3-Sadece malullük, yaşlılık ve ölüm sigortası primlerinin kesilmesi durumlarında, şahsım açısından hangisinin daha yararlı olacağı konusunda görüşlerinizi bildirirseniz minnettar olurum. T.Birol YENİ
Cevap: Değerli okurum, özel sektörde eski adıyla SSK’lı yeni adıyla 4/a’lı olarak çalıştığınız için belirttiğiniz gibi 5510 sayılı Kanunun 5. maddesine tabisiniz. Bu anlamda, sizin adınıza işvereniniz tarafından iş kazası ve meslek hastalığı primi (%1-6,5 arası) zorunlu olarak ödenecek. Buna ilaveten siz isterseniz, emekliliğe dair primlerin (malullük, yaşlılık ve ölüm primi) de kesilmesini isteyebilirsiniz. Uzun vadeli primlerin kesilmesi demek, ilerde size ikinci bir emekli aylığı bağlanması demektir. Bu durumda size çalıştığınız işyerinden ödenen ücrette, %9 oranında bir azalma olur. Uzun vadeli primlerin kesilmesini istemezseniz, aldığınız ücrette bu azalma olmaz ancak ilerde ikinci bir aylık alma şansınız da olmaz. Öte yandan siz sağlık priminden (GSS primi) de muafsınız.
Yarın: Engellilerin çözüm bekleyen sorunları ve talepleri neler?
Engelliler için çalışma hayatı-8
Engellilerin çözüm bekleyen sorunları…
Sosyal politikanın en önemli alt başlıklarından birisini engelli politikaları oluşturuyor. Kabul etmeliyiz ki son yıllarda bu alanda ciddi mesafe kat edildi. Engelliler şurasının düzenlenmesi, özürlü aylıklarında yapılan iyileştirmeler, bakıma muhtaçlar için alınan tedbirler, sosyal güvenlik reformuyla getirilen yeni haklar ve özürlü veri tabanını kurma çalışmaları gibi. Ancak engellilerin yıllardır biriken sorunlarının tamamının çözüldüğünü de söylemek tabi ki mümkün değil.
Çok şey yapıldı ama…
Bu sorunların çözümü için çok şey yapılmış olmakla birlikte, halledilmeyi bekleyen sorunlar da var. Bunlar;
- 2022 sayılı Kanun kapsamında bağlanan özürlü aylıklarında, başvuruların değerlendirilmesi, sağlık kurulu raporlarının işleme konulması ve yazışmaların yapılması, bazen 2 yıla kadar yayılan bir süre alıyor. Bu da aylık bekleyen engellilerin uzun süre mağduriyetine sebep oluyor.
- Özürlü aylıklarında başvurular ayrı bir makama yapılırken, aylığın bağlanması ayrı bir kurum (SGK) tarafından yürütülüyor. Bu da işlemlerin gecikmesine ve dağınıklığa sebep oluyor. Yine engellilere farklı adlar altında yapılan yardımlar farklı kurumlar tarafından organize ediliyor. Bu da hem hizmet alan, hem de veren için sorun teşkil ediyor.
- Yardımlarda dağınıklığı ve aksaklıkları önleme adına, şuan taslak halinde olan Sosyal Yardımlar ve Primsiz Ödemeler Yasası’nın bir an önce hayata geçirilmesi gerekiyor. Prof. Hayrettin Karaman Hocamın da geçtiğimiz günlerde bir köşe yazısında “hükümetin en hayırlı icraatı” olarak nitelediği kanun çalışması sonuçlanırsa, engelliler başta olmak üzere tüm sosyal kesimlere yapılan yardımlar bir standarda kavuşmuş olacak.
- Özürlü aylıkları konusundaki aksaklıklar ve gecikme konusunda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Faruk Çelik’in de hassasiyet ve bilgi sahibi olduğunu biliyoruz. Umarız bu hassasiyet, söz konusu kanun taslağının bir an önce yasalaşmasına katkı sağlar.
Engelliye devlet kapısı yarı açık!
- Yine engelli kardeşlerimizin önemli bir sorunu, kamu kurumlarının memur ya da daimi işçi olarak engelli istihdamında gönülsüz davranması. Nitekim Devlet Personel Başkanlığı verilerine göre kamuda engelli memur kadrosunun %82’si boş duruyor. Daimi işçiler için de rakamlar pek iç açıcı değil.
- Kamuya engelli alımına dair, bizzat Başbakan’ın kaleminden genelge yayınlandı ancak gereken hassasiyet hala oluşmuş değil. Daha önce de değindiğimiz gibi, zorunlu engelli istihdamı konusunda özel sektörü denetleyen devletin, bizzat kendisinin engelli istihdamından kaçması makul görülemez.
- Sosyal güvenlik reformunun mimarlarından Sayın Murat Başesgioğlu, reformda engelli hakları konusunda önemli düzenlemelere imza atmıştı. Şuan ise Devlet Personel Başkanlığı’ndan sorumlu Devlet Bakanı olarak, aynı gayreti kamuya engelli memur alımı konusunda gösterecektir kanaatindeyiz.
- Kamu kurumlarına memur alımı merkezi sınav sistemi (KPSS) ile yapılıyor. Engelli memurlar ise merkezi sınav sistemi yerine her kamu kurumunun kendi yaptığı sınavla alınıyor. Sınavlar her yılın Nisan-Mayıs, Temmuz-Ağustos ve Ekim-Kasım dönemlerinde açılıyor. Merkezi bir sınav olmadığı için engelliler, bir ilden diğer ile sınava girebilmek için koşuşturuyor.
- Öte yandan engelli memur alımının merkezi sınavla yapılmaması, aynı zamanda yapılan sıvanlar hakkında da şaibelere yol açıyor. Engellilerin de diğer memurlar gibi merkezi bir sınavla göreve alınması, hem şaibeleri ortadan kaldıracak, hem de sınav koşturmacası yaşayan engellileri rahatlatacak.
Engelliye uygun çalışma ortamı sağlanmalı
- Diğer taraftan kamu ve özel sektör kuruluşları, engellileri istihdam etse dahi, engellinin özel durumuna uygun çalışma koşullarını sağlamakta isteksiz davranıyor. Oysa engellilere, özel durumlarına uygun çalışma koşullarının sağlanması yönündeki düzenlemeler yasalara kadar girmiş durumda.
- Hem özel hem de kamu sektöründe, engelli çalışanlar için kariyer yolunda cam tavan bulunuyor. Yani görevlerinde yükselme kanalları görünürde açık ancak uygulamada kapalı. Oysa her türlü ayrımcılıkla mücadele ilkesi, en son kabul edilen Engelliler Sözleşmesi kapsamında da benimsenmiş durumda.
- Engellilerin çalışma hayatına kazandırılması ve rehabilitasyonu gibi konularda büyükşehir ve diğer belediyelere de görev verilmiş durumda. Bu konuda da maalesef kimi belediyeler gereken hassasiyeti göstermiyor. Yine belediyelerce, engellilerin rahatça kullanabileceği özel otoparkların ayrılması gerekiyor. Bu konuda da ciddi eksiklikler var.
Vazife malullerinin de beklentisi var
- Yazı dizimizin dünkü bölümünde engelli gazilerimizin haklarına değindik. Memurlarda, malullük durumu görevleriyle ilgili olarak ortaya çıkmışsa bu durumdakilere görev malulü deniyor. Öte yandan görev malullüğü eğer 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamında meydana gelmişse, bu kapsamdakilere ilave haklar veriliyor. 10 yıl kira yardımı, emsal maaş, tekrar göreve dönerse çift maaş bunlardan bazıları. Örneğin TSK bünyesinde görev malulü olduğu halde 3713 sayılı Kanun kapsamına sokulmayan 10 binden fazla personel bulunuyor. İşte bu görev malulü personel, kendilerinin de 3713 kapsamına alınmalarını ve bu kanundan doğan haklardan istifa etmeyi istiyorlar.
- Aslında, güvenlik vazifesi yaparken malul hale gelmiş bir görevliye “Hayır sen terörle mücadele ederken yaralanmadın” diyerek hak kısıntısına gidilmesi, ne kadar isabetlidir bilemiyoruz. Zira ister polis ister asker olsun, bir kimse güvenlik birimlerinde çalışıyorsa, zaten baştan risk altına girmiş oluyor. Dolayısıyla görevle alakalı olarak oluşan yaralanma ve sakatlıklar sonucu yapılacak yardımlarda, burada da bir standardın yakalanması taraftarıyız.
Bitirirken…
Sekiz gündür yayınlanan yazı dizimizle, hayatımızın parçası olan engelli kardeşlerimizin haklarına ve sorunlarına değinmeye çalıştık. Okurlarımızın fark edeceği üzere çalışmada engelliler için, özürlü ve sakat tabirlerini de kullandık. Aslında biz, tanım olarak engelli tanımını benimsiyoruz. Zira diğer tanımlar biraz itici ve rencide edici geliyor. Ancak engellileri konu edinen mevzuatta genel olarak özürlü ya da sakat tanımları kullanılıyor. Dolayısıyla biz de mecburen bu tanımlara yazı dizimizde yer verdik. Bu kavramlardan rencide olan okurlarımız varsa yine de kendilerinden özür diliyoruz.
Aslında bu çalışma, engelliler haftasına denk gelseydi belki daha anlamlı olurdu. Ancak o haftada engelliler zaten hatırlanıyor ve gündeme geliyor. Önemli olan o hafta ve günlerin dışında da engelli sorunlarını gündemde tutabilmek ve çözümüne katkı sağlamak. Umarım alanında ilk olan bu çalışmamız, engelli kardeşlerimiz, bunların aileleri ve engelli sorunlarına eğilmesi gereken yetkililer için faydalı olmuştur.
Çalışma hayatına dair her türlü konuyu ve sizlerden gelen soruları ele aldığımız Çalışanın Köşesi’nde buluşmak üzere.