Şikeli boşanana maaş bağlanmaz
Anlaşmalı boşanarak önceki eşinden dul ya da ana babasından yetim aylığı almak isteyenlere bu maaş bağlanmaz.
Reform sonrası kamu kurumları, bankalar, GSM operatörleri gibi kurumlardan SGK'ya bilgi akışı bu tür kötü niyetlilerin daha kolay ortaya çıkmasını sağladı...
Yeni sosyal güvenlik reformunun yürürlüğe girdiği 1 Ekim 2008 sonrasında, dul veya yetimlerin, ölen yakınlarından aylığa hak kazanmalarını engelleyen durumlar var mı? İşte bugün bu soruya cevap vereceğiz.
Katil eş veya evlada aylık yok
Reform kanunu olarak ifade ettiğimiz 5510 Sayılı Kanunun 56. maddesinde dul ve yetim aylıklarıyla ilgili olarak kritik bir düzenlemeye yer verildi. Maddenin (a) bendinde, “kendisinden aylık bağlanacak sigortalıyı veya gelir ya da aylık bağlanmış olan sigortalıyı kasten öldürdüğü veya öldürmeye teşebbüs ettiği veya bu kanun gereğince sürekli iş göremez hale veya malûl duruma getirdiği” anlaşılan dul veya yetimlere aylık bağlanmayacağı hükmü yer alıyor. Ancak kasten öldürme veya teşebbüs hallerinin varlığı, mahkeme kararıyla kesinleşmiş olmalı.
ÖRNEK:Tartıştığı devlet memuru eşini bıçaklayarak öldüren Sermet Bey, normalde eşinden dul aylığına hak kazanacakken, eşini kasten öldürdüğü mahkeme kararıyla kesinleştiği için, dul aylığından mahrum kalacaktır.
Mirastan reddedilen yetim aylığı alamaz
Dul ve yetim aylıklarının bağlanmadığı bir diğer durum da mirastan reddedilme halidir. Buna ilişkin düzenleme, yine aynı kanun maddesinin (b) fıkrasında düzenlenmiştir. Düzenlemeye göre, “kendisinden aylık bağlanacak sigortalıya veya gelir ya da aylık bağlanmamış olan sigortalıya veya hak sahibine karşı ağır bir suç işlediği veya bunlara karşı aile hukukundan doğan yükümlülüklerini önemli ölçüde yerine getirmemesi nedeniyle ölüme bağlı bir tasarrufla mirasçılıktan çıkarıldıkları” mahkeme kararıyla kesinleşenler de dul ve yetim aylıklarından mahrum kalacaklardır.
Burada bir kimsenin aylıktan mahrum kalması için sadece mirasçılıktan çıkarılması yeterli değil. Mirastan çıkarılan kişinin, ya aylığını alacağı kişiye karşı ağır bir suç işlemiş olması ya da aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüklerini önemli ölçüde yerine getirmemiş olması gerekiyor. Ayrıca bu durumun da yine mahkeme kararıyla kesinleşmiş olması lazım.
ÖRNEK:Bakıma muhtaç eşine karşı aile hukukundan kaynaklanan sorumluluklarının hiçbirisini yerine getirmeyen Neriman Hanım, bu durumun mahkeme kararıyla da sabit olması durumunda, vefat eden eşinden dolayı dul aylığını alamayacaktır.
Kötü niyetlilerin tespiti kolaylaştı
Ülkemizde en fazla görülen sosyal güvenlik suiistimallerinin başında anlaşmalı boşanmalar geliyor. Kimi bayanlar önceki eşlerinden kalan dul aylığını alabilmek için, kimileri de ana-babalarından kalan yetim aylığını alabilmek için mevcut eşlerinden anlaşmalı (muvazaalı) olarak boşanıyor. Oysa 5510 Sayılı Kanunun’un 56. maddesinde, “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir.
Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96’ncı madde hükümlerine göre (faiziyle birlikte) geri alınır” hükmü yer alıyor. Açıkçası, reform öncesinde bu tür haksız aylık alanların tespiti pek kolay yapılamıyordu. Ancak reform sonrasında, başta kamu kurumları olmak üzere bankalardan GSM operatörlerine kadar pek çok kurum ve kuruluştan SGK'ya bilgi akışı gerçekleşiyor. Hal böyle olunca SGK'nın, bu türden usulsüzlükleri tespit etmesi de eskiye nazaran daha kolay oluyor. Nitekim okurlarımızdan gelen maillerden, bu konuda ciddi oranda tespit ve aylık iptali yapıldığını anlıyoruz.
Parayı ödemek zorundasınız
SORU: Sadettin Bey, annem ve babam evliydi. Daha sonra anneannemden kalan aylığı alabilmek için kağıt üstünde boşandılar. Annem bir süre aylık aldı ve tekrar resmi nikah kıydırdılar. Tekrar evlenince annemin aylığı kesildi fakat SGK şimdi bizden annemin aldığı aylıkları geri istiyor. Biz bu parayı ödemek zorunda mıyız? Ne yapmamız gerekiyor?
CEVAP: Değerli okurum, anneniz ve babanız, yukarıda ifade ettiğimiz muvazaalı boşanma yoluna gitmişler. SGK da bunu tespit etmiş. Bundan sonra bu parayı yasal faiziyle birlikte ödemekten başka seçeneğiniz yok.
EMEKLİ HİKAYELERİ
Melahat Akarsu (50)
“Kimsesiz emeklileriz”
İstanbul'da yaşayan 50 yaşındaki Melahat Akarsu, 5 sene önce eşini kaybetti. Eşinin BAĞ - KUR emekli maaşıyla geçimini sağlamaya çalışan Akarsu, 300 liraya kiraladığı tek göz odada yaşam mücadelesi veriyor...
İstanbul'da yaşayan Melahat Akarsu, 5 sene önce eşini kaybetmiş. Eşinden geriye sadece BAĞ- KUR emekli maaşı kalmış. Başka hiçbir geliri olmayan Akarsu, eşinden kalan 400 lira emekli maaşıyla geçinmeye çalışıyor. Maaşın 300 lirasının ev kirasına gittiğini çaresizlik içinde anlatan Akarsu, "Tek göz odayı 300 liraya kiraladım. Geriye 100 lira kalıyor. Onu da nereye kullanacağımı bilmiyorum. Geçimim açıkçası 100 liraya bağlı. Bunun çoğunu da elektriğe, suya vermek zorunda kalıyorum. Geriye eğer para kalırsa onu da mutfağa harcıyorum" diyor.
Her şey ısınabilmek için
Özellikle kış aylarının çok zor geçtiğini anlatan Akarsu, havaların ısınmasına çok sevindiğini belirtiyor. Akarsu, ısınabilmek için verdiği mücadeleyi şu şekilde aktarıyor: "Odamda doğalgaz yok. Kışın elektrik sobasını yakıyorum ve üzerinde bir çaydanlıkla su kaynatıyorum. Kaynayan suyu plastiğin içine dolduruyorum ve yatağın içine atıyorum. Ayaklarım ısınsın diye yataktan çıkmıyorum."
Çaresizlikten ısınmak için başka bir yol aklına gelmediğini ifade eden Akarsu, "O sıcak suyu ayağımın altına koymasam soğuktan donarım" diyor. Yaşadığı sıkıntılardan dolayı karaciğerinin iflas ettiğini anlatan Akarsu, iki kez karaciğer ameliyatı geçirdiğini anlatıyor. Ameliyatlardan sonra "çalışamaz" hale geldiğini üzülerek aktaran Akarsu, "Ameliyat olmadan önce aşçılık yapıyordum. Ama ameliyatlardan sonra biraz zorlandım. Bu halde bile çalışmak istememe rağmen iş bulamadım. Bulduğum işlerde de bana 4-5 kişinin işini yaptırmaya çalıştılar" diyerek uğradığı haksızlığa isyan ediyor.
Çocuğum olsa perişan olurdu
"İyi ki çocuğum yok" diyerek Allah'a şükrettiğini ifade eden Akarsu, "Şu an tek başıma yaşam mücadelesi veriyorum. Çocuğum olsa o da benimle birlikte perişan olacaktı" diyor. Emekli maaşına yapılacak zama çok ihtiyacı olduğunu anlatan Akarsu, "Biz kimsesiz emeklileriz. Yaşımız zaten geçmiş. Yan gelirimiz yok. Çalışamıyoruz. Bize çıkar bir yol bulun" diyor.
Karnımı doyurmak için...
Karnını doyurabilmek için arkadaşının tuhafiye dükkânında bir günlüğüne çalıştığını ifade eden Akarsu, "Çalıştığımla eve ekmek aldım. Şİmdi pazardan geriye kalanları da toplarım. Bugünü bir şekilde geçireceğiz. Yarın Allah kerim" diyor.
Ergun Çardaklı(74)
Ziraatçı eskisiyim!
İstanbul'da yaşayan Ergun Çardaklı (74), 1980 yılında İstanbul Ziraat Müdürlüğü'nden emekli oldu. Emekli olduğumda 45 yaşında olan Çardaklı, emekliliğinin ilk yıllarında çalıştığını söylüyor. "Performansımın düştüğünü anladığım anda işi bıraktım" diyen Çardaklı, "Şimdi artık köşeme çekildim. Soranlara ziraatçı eskisi olduğumu söylüyorum" diyor.
Kızımla yaşıyorum
Eşini 15 sene önce kaybettiğini aktaran Çardaklı, kızı ve oğlunun kendisine sürekli destek olduğunu anlatıyor. Kızının eşinden ayrılarak yanına geldiğini anlatan Çardaklı, kızı ve torunuyla emekliliğin çok güzel geçtiğini belirtiyor.
Maaş 700 lira
Maaşının 700 lira olduğunu anlatan Çardaklı, "Bu parayla İstanbul gibi bir yerde nasıl geçinebiliriz? Bu para doğalgazı bile karşılamaz. Kızımın da eve destek olmasıyla ay başını zor getiriyoruz. Ama neden biz emekliliğimizde bu sorunlarla uğraşalım ki?" diyor. Bizim şimdi torunlarımızı sevmemiz, çocuklarımıza destek olmamız gerektiği halde biz geçim derdine düşüp asıl görevlerimizi ihmal edebiliyoruz" diyen Çardaklı, maaşların düzeltilmesin emeklilerin daha iyi koşullarda yaşamasının sağlanması gerektiğini söylüyor.
Ali Ekinci (65)
‘Hayatım boyunca kuruşun hesabını yaptım’
Türkiye'de kıt kanaat yaşamak zorunda kalan milyonlarca emekliden biri de 65 yaşındaki Ali Ekinci. Çalışmaya başladığı günden bugüne kadar hep ağır işlerde çalışmış ve o yıllardan kalan sağlık problemleriyle uğraştığını anlatan Ekinci "Kendimi bildim bileli kuruşun hesabını yaparak yaşadım" diyor.
Askerden yeni gelen oğlunu evlendirememenin sıkıntısını yaşıyor Ekinci. "O da benim gibi bir hayat yaşayacak büyük ihtimalle" diyor ve ekliyor: "Hiç olmazsa bir baba olarak onu evlendirmem lazım. Ama aldığım maaşla bu mümkün değil. Gideyim çalışayım desem; hep ağır işlerde çalışmaktan sağlığımız bozuldu bir kere, onu da yapamıyorum. Bunları düşünmekten uyku uyuyamaz oldum, saçlarım kısa bir zamanda ağırdı.
Alacağımız duruyor ‘Devlet Baba’da
Çalıştığı dönemde iyi kötü bir yuva edindiğini anlatan Ekinci, "Gelin evime bir bakın. İki divandan başka doğru düzgün bir eşyam bile yok" diyor. İstanbul'da ev almanın bu dönemde imkânsız olduğunu söyleyen Ekinci, İstanbul'da evi olmayan insanlara yaşam hakkı tanınmadığını ifade ediyor.
Yaşadığı sıkıntıları utana sıkıla anlatan Ekinci, merhum Bülent Ecevit'in başbakan olduğu dönemden kalan TÜFE alacaklarının kaldığını ve bir türlü alamadıklarını belirtirken şunları söylüyor: "Bak şimdi söylemesi ayıp alacağımız da var ama vermiyorlar. Hani Ecevit'in zamanından kalma alacaklar duruyor ‘Devlet Baba'da. Söylemesi ayıp alıyoruz maaşı, Ahmet'e ver Mehmet'e ver altıyüz elli lira hemen bitiyor. Zamanında çok ezildik." BUGÜN/30 Haziran 2009
Reform sonrası kamu kurumları, bankalar, GSM operatörleri gibi kurumlardan SGK'ya bilgi akışı bu tür kötü niyetlilerin daha kolay ortaya çıkmasını sağladı...
Yeni sosyal güvenlik reformunun yürürlüğe girdiği 1 Ekim 2008 sonrasında, dul veya yetimlerin, ölen yakınlarından aylığa hak kazanmalarını engelleyen durumlar var mı? İşte bugün bu soruya cevap vereceğiz.
Katil eş veya evlada aylık yok
Reform kanunu olarak ifade ettiğimiz 5510 Sayılı Kanunun 56. maddesinde dul ve yetim aylıklarıyla ilgili olarak kritik bir düzenlemeye yer verildi. Maddenin (a) bendinde, “kendisinden aylık bağlanacak sigortalıyı veya gelir ya da aylık bağlanmış olan sigortalıyı kasten öldürdüğü veya öldürmeye teşebbüs ettiği veya bu kanun gereğince sürekli iş göremez hale veya malûl duruma getirdiği” anlaşılan dul veya yetimlere aylık bağlanmayacağı hükmü yer alıyor. Ancak kasten öldürme veya teşebbüs hallerinin varlığı, mahkeme kararıyla kesinleşmiş olmalı.
ÖRNEK:Tartıştığı devlet memuru eşini bıçaklayarak öldüren Sermet Bey, normalde eşinden dul aylığına hak kazanacakken, eşini kasten öldürdüğü mahkeme kararıyla kesinleştiği için, dul aylığından mahrum kalacaktır.
Mirastan reddedilen yetim aylığı alamaz
Dul ve yetim aylıklarının bağlanmadığı bir diğer durum da mirastan reddedilme halidir. Buna ilişkin düzenleme, yine aynı kanun maddesinin (b) fıkrasında düzenlenmiştir. Düzenlemeye göre, “kendisinden aylık bağlanacak sigortalıya veya gelir ya da aylık bağlanmamış olan sigortalıya veya hak sahibine karşı ağır bir suç işlediği veya bunlara karşı aile hukukundan doğan yükümlülüklerini önemli ölçüde yerine getirmemesi nedeniyle ölüme bağlı bir tasarrufla mirasçılıktan çıkarıldıkları” mahkeme kararıyla kesinleşenler de dul ve yetim aylıklarından mahrum kalacaklardır.
Burada bir kimsenin aylıktan mahrum kalması için sadece mirasçılıktan çıkarılması yeterli değil. Mirastan çıkarılan kişinin, ya aylığını alacağı kişiye karşı ağır bir suç işlemiş olması ya da aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüklerini önemli ölçüde yerine getirmemiş olması gerekiyor. Ayrıca bu durumun da yine mahkeme kararıyla kesinleşmiş olması lazım.
ÖRNEK:Bakıma muhtaç eşine karşı aile hukukundan kaynaklanan sorumluluklarının hiçbirisini yerine getirmeyen Neriman Hanım, bu durumun mahkeme kararıyla da sabit olması durumunda, vefat eden eşinden dolayı dul aylığını alamayacaktır.
Kötü niyetlilerin tespiti kolaylaştı
Ülkemizde en fazla görülen sosyal güvenlik suiistimallerinin başında anlaşmalı boşanmalar geliyor. Kimi bayanlar önceki eşlerinden kalan dul aylığını alabilmek için, kimileri de ana-babalarından kalan yetim aylığını alabilmek için mevcut eşlerinden anlaşmalı (muvazaalı) olarak boşanıyor. Oysa 5510 Sayılı Kanunun’un 56. maddesinde, “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir.
Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96’ncı madde hükümlerine göre (faiziyle birlikte) geri alınır” hükmü yer alıyor. Açıkçası, reform öncesinde bu tür haksız aylık alanların tespiti pek kolay yapılamıyordu. Ancak reform sonrasında, başta kamu kurumları olmak üzere bankalardan GSM operatörlerine kadar pek çok kurum ve kuruluştan SGK'ya bilgi akışı gerçekleşiyor. Hal böyle olunca SGK'nın, bu türden usulsüzlükleri tespit etmesi de eskiye nazaran daha kolay oluyor. Nitekim okurlarımızdan gelen maillerden, bu konuda ciddi oranda tespit ve aylık iptali yapıldığını anlıyoruz.
Parayı ödemek zorundasınız
SORU: Sadettin Bey, annem ve babam evliydi. Daha sonra anneannemden kalan aylığı alabilmek için kağıt üstünde boşandılar. Annem bir süre aylık aldı ve tekrar resmi nikah kıydırdılar. Tekrar evlenince annemin aylığı kesildi fakat SGK şimdi bizden annemin aldığı aylıkları geri istiyor. Biz bu parayı ödemek zorunda mıyız? Ne yapmamız gerekiyor?
CEVAP: Değerli okurum, anneniz ve babanız, yukarıda ifade ettiğimiz muvazaalı boşanma yoluna gitmişler. SGK da bunu tespit etmiş. Bundan sonra bu parayı yasal faiziyle birlikte ödemekten başka seçeneğiniz yok.
EMEKLİ HİKAYELERİ
Melahat Akarsu (50)
“Kimsesiz emeklileriz”
İstanbul'da yaşayan 50 yaşındaki Melahat Akarsu, 5 sene önce eşini kaybetti. Eşinin BAĞ - KUR emekli maaşıyla geçimini sağlamaya çalışan Akarsu, 300 liraya kiraladığı tek göz odada yaşam mücadelesi veriyor...
İstanbul'da yaşayan Melahat Akarsu, 5 sene önce eşini kaybetmiş. Eşinden geriye sadece BAĞ- KUR emekli maaşı kalmış. Başka hiçbir geliri olmayan Akarsu, eşinden kalan 400 lira emekli maaşıyla geçinmeye çalışıyor. Maaşın 300 lirasının ev kirasına gittiğini çaresizlik içinde anlatan Akarsu, "Tek göz odayı 300 liraya kiraladım. Geriye 100 lira kalıyor. Onu da nereye kullanacağımı bilmiyorum. Geçimim açıkçası 100 liraya bağlı. Bunun çoğunu da elektriğe, suya vermek zorunda kalıyorum. Geriye eğer para kalırsa onu da mutfağa harcıyorum" diyor.
Her şey ısınabilmek için
Özellikle kış aylarının çok zor geçtiğini anlatan Akarsu, havaların ısınmasına çok sevindiğini belirtiyor. Akarsu, ısınabilmek için verdiği mücadeleyi şu şekilde aktarıyor: "Odamda doğalgaz yok. Kışın elektrik sobasını yakıyorum ve üzerinde bir çaydanlıkla su kaynatıyorum. Kaynayan suyu plastiğin içine dolduruyorum ve yatağın içine atıyorum. Ayaklarım ısınsın diye yataktan çıkmıyorum."
Çaresizlikten ısınmak için başka bir yol aklına gelmediğini ifade eden Akarsu, "O sıcak suyu ayağımın altına koymasam soğuktan donarım" diyor. Yaşadığı sıkıntılardan dolayı karaciğerinin iflas ettiğini anlatan Akarsu, iki kez karaciğer ameliyatı geçirdiğini anlatıyor. Ameliyatlardan sonra "çalışamaz" hale geldiğini üzülerek aktaran Akarsu, "Ameliyat olmadan önce aşçılık yapıyordum. Ama ameliyatlardan sonra biraz zorlandım. Bu halde bile çalışmak istememe rağmen iş bulamadım. Bulduğum işlerde de bana 4-5 kişinin işini yaptırmaya çalıştılar" diyerek uğradığı haksızlığa isyan ediyor.
Çocuğum olsa perişan olurdu
"İyi ki çocuğum yok" diyerek Allah'a şükrettiğini ifade eden Akarsu, "Şu an tek başıma yaşam mücadelesi veriyorum. Çocuğum olsa o da benimle birlikte perişan olacaktı" diyor. Emekli maaşına yapılacak zama çok ihtiyacı olduğunu anlatan Akarsu, "Biz kimsesiz emeklileriz. Yaşımız zaten geçmiş. Yan gelirimiz yok. Çalışamıyoruz. Bize çıkar bir yol bulun" diyor.
Karnımı doyurmak için...
Karnını doyurabilmek için arkadaşının tuhafiye dükkânında bir günlüğüne çalıştığını ifade eden Akarsu, "Çalıştığımla eve ekmek aldım. Şİmdi pazardan geriye kalanları da toplarım. Bugünü bir şekilde geçireceğiz. Yarın Allah kerim" diyor.
Ergun Çardaklı(74)
Ziraatçı eskisiyim!
İstanbul'da yaşayan Ergun Çardaklı (74), 1980 yılında İstanbul Ziraat Müdürlüğü'nden emekli oldu. Emekli olduğumda 45 yaşında olan Çardaklı, emekliliğinin ilk yıllarında çalıştığını söylüyor. "Performansımın düştüğünü anladığım anda işi bıraktım" diyen Çardaklı, "Şimdi artık köşeme çekildim. Soranlara ziraatçı eskisi olduğumu söylüyorum" diyor.
Kızımla yaşıyorum
Eşini 15 sene önce kaybettiğini aktaran Çardaklı, kızı ve oğlunun kendisine sürekli destek olduğunu anlatıyor. Kızının eşinden ayrılarak yanına geldiğini anlatan Çardaklı, kızı ve torunuyla emekliliğin çok güzel geçtiğini belirtiyor.
Maaş 700 lira
Maaşının 700 lira olduğunu anlatan Çardaklı, "Bu parayla İstanbul gibi bir yerde nasıl geçinebiliriz? Bu para doğalgazı bile karşılamaz. Kızımın da eve destek olmasıyla ay başını zor getiriyoruz. Ama neden biz emekliliğimizde bu sorunlarla uğraşalım ki?" diyor. Bizim şimdi torunlarımızı sevmemiz, çocuklarımıza destek olmamız gerektiği halde biz geçim derdine düşüp asıl görevlerimizi ihmal edebiliyoruz" diyen Çardaklı, maaşların düzeltilmesin emeklilerin daha iyi koşullarda yaşamasının sağlanması gerektiğini söylüyor.
Ali Ekinci (65)
‘Hayatım boyunca kuruşun hesabını yaptım’
Türkiye'de kıt kanaat yaşamak zorunda kalan milyonlarca emekliden biri de 65 yaşındaki Ali Ekinci. Çalışmaya başladığı günden bugüne kadar hep ağır işlerde çalışmış ve o yıllardan kalan sağlık problemleriyle uğraştığını anlatan Ekinci "Kendimi bildim bileli kuruşun hesabını yaparak yaşadım" diyor.
Askerden yeni gelen oğlunu evlendirememenin sıkıntısını yaşıyor Ekinci. "O da benim gibi bir hayat yaşayacak büyük ihtimalle" diyor ve ekliyor: "Hiç olmazsa bir baba olarak onu evlendirmem lazım. Ama aldığım maaşla bu mümkün değil. Gideyim çalışayım desem; hep ağır işlerde çalışmaktan sağlığımız bozuldu bir kere, onu da yapamıyorum. Bunları düşünmekten uyku uyuyamaz oldum, saçlarım kısa bir zamanda ağırdı.
Alacağımız duruyor ‘Devlet Baba’da
Çalıştığı dönemde iyi kötü bir yuva edindiğini anlatan Ekinci, "Gelin evime bir bakın. İki divandan başka doğru düzgün bir eşyam bile yok" diyor. İstanbul'da ev almanın bu dönemde imkânsız olduğunu söyleyen Ekinci, İstanbul'da evi olmayan insanlara yaşam hakkı tanınmadığını ifade ediyor.
Yaşadığı sıkıntıları utana sıkıla anlatan Ekinci, merhum Bülent Ecevit'in başbakan olduğu dönemden kalan TÜFE alacaklarının kaldığını ve bir türlü alamadıklarını belirtirken şunları söylüyor: "Bak şimdi söylemesi ayıp alacağımız da var ama vermiyorlar. Hani Ecevit'in zamanından kalma alacaklar duruyor ‘Devlet Baba'da. Söylemesi ayıp alıyoruz maaşı, Ahmet'e ver Mehmet'e ver altıyüz elli lira hemen bitiyor. Zamanında çok ezildik." BUGÜN/30 Haziran 2009