Bir emeklinin feryadı!
Son on gündür kamuoyunu fazlasıyla meşgul eden 'emekli aylıkları iki katına çıkacak' haberleriyle ilgili bir emekli okurumdan mektup aldım.
Uzunca yazılmış mektubu, orijinaline sadık kalmak şartıyla kısaltarak veriyorum. 1998'de SSK'dan emekli olan Yusuf Kibar şöyle diyor;
"Sadettin Bey, son günlerde (hatta yıllarda) emekli aylıklarına intibakla yatıp intibakla kalkıyoruz. Ben bir SSK emeklisi olarak 720 TL aylık alıyorum. Dava açarsak bu rakamın en az 1200 TL olacağını söyleyenler var. Hatta geçmişe dönük de 50 bin TL'ye varan tutarlarda fark alabileceğimiz de söyleniyor. Oysa siz bu konuya dair yazdığınız yazıda (22.3.2010 tarihli), emeklilerin pek fazla ümitlenmemeleri gerektiğini, geçmişe dönük ödeme ihtimalinin de çok zayıf olduğunu belirtiyorsunuz. Biz bu durumda kime inanacağımızı da inanın şaşırmış durumdayız. Bizim gibi 600-700 TL aylıklarla geçinen insanlar için, telaffuz edilen bu rakamlar çok yüksek rakamlar. Konuyla ilgili olarak Sosyal Güvenlik Kurumu'nu aradım ancak tatmin edici bir cevap veren olmadı. Oysa bu konuda en yetkili kurum SGK değil midir? 6-7 milyon insan merakla bir açıklama yapılmasını beklerken, hiçbir yetkiliden bir ses çıkmaması sizce normal midir? Sizce biz ne yapmalıyız?"
Değerli Yusuf Amcacığım, emeklilerin kafa karışıklığını çok güzel özetlemişsiniz. Bizler konunun uzmanı olarak sadece bildiklerimizi sizlerle paylaşmakla yetinebiliriz. Ancak herkesi bağlayıcı ve belki daha inandırıcı açıklamalar sizin de belirttiğiniz gibi yetkililerden gelmelidir. Sadece sosyal güvenlik değil, aynı zamanda anayasa hukukunun da alanına giren bu konuda, maalesef bilip bilmeden emeklilere umut dağıtanlar, onları belirli mecralara yönlendirenler ve en kötüsü de bu umutları ranta dönüştürme gayretinde olanlar var. Zira aldığı aylıkla kıt kanaat geçinmeye çalışan insanları, bu kadar rahat bir şekilde mahkemelere yönlendirmek, iyi niyetle açıklanamayacak kadar 'cesaret' ister. Fakat şu da bir gerçek ki, yetkili ve sorumlu olanların doldurmadığı boşluğu, yetkisiz ve sorumsuzlar bir şekilde dolduracaktır.
Ücretli öğretmenlerin akıbeti
Devletin personel istihdamı ile ilgili olarak çerçeve kanunu, meşhur 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu'dur. Kanunun 4. maddesi, kamudaki istihdam şekillerini düzenler. Söz konusu maddenin;
· (A) fıkrasında asli ve sürekli kamu hizmetlerini yerine getiren memurlar,
· (B) fıkrasında sözleşmeli personel,
· (C) fıkrasında geçici personel,
· (D) fıkrasında ise ilk üç fıkra dışında kalan ve sürekli işçi kadrosunda çalıştırılan sürekli işçiler ile 6 aydan az çalıştırılan geçici işçiler yer almaktadır.
Devlet, sayılan bu istihdam türlerinden başka hiçbir şekilde herhangi bir kimseyi çalıştıramaz. İşte bu istihdam türlerinden (C) fıkrasında yer alan geçici personel istihdamına ilişkin hüküm, geçtiğimiz hafta Danıştay tarafından iptal istemiyle Anayasa Mahkemesi'ne götürüldü. Yüksek mahkeme ne yönde karar verir onu şimdiden öngörmek zor. Fakat konuya ilişkin olarak gazetemiz tarafından hazırlanan ve benim de görüşüme yer verilen bir haberde, muhtemel bir iptal durumunda özelleştirme sonucu açıkta kalan personelin (TEKEL işçileri dahil) ve halihazırda kamuda 4/C statüsünde çalışan personelin akıbetinin belirsizleşeceğini, bu kapsamda Milli Eğitim Bakanlığı'nda çalışan yaklaşık 60 bin ücretli öğretmenin de işsizler ordusuna katılabileceğini ifade ettik.
Öte yandan haberin gazetemizde yayımlandığı gün, genelde kamu personeli ile ilgili haber yapan bir web sitesinde, haberimize ilişkin "haber doğru değildir" açıklamasına yer verilmiş. Haberimizi yanlışlayan açıklamada, MEB bünyesinde 4/C statüsünde çalışan öğretmen bulunmadığı, MEB bünyesindeki sözleşmeli öğretmenlerin sadece 4/B kapsamında olduğu iddialarına yer verilmiş. Her nedense aynı açıklamada, MEB bünyesinde çalıştırılan ücretli öğretmenlerin hangi statüye girdiği izah edil(e)memiş. Oysa kadrolu memur olmadıkları için 4/A'lı olmayan, KPSS puanıyla atanmadıkları ve sürekli sözleşmeli olmadıkları için 4/B'li olmayan ve sürekli işçi veya sözleşmesi 6 aydan az süren geçici işçi olmadıkları için 4/D'li de olmayan ücretli öğretmenler için geriye sadece geçici personel olarak ifade edilen 4/C statüsü kalmaktadır.
Şu halde haberimizi yanlışlayan arkadaşlarımız MEB'deki ücretli öğretmenleri hangi statüye yakıştırdıklarını veya devlette bizim bilmediğimiz başka bir istihdam türünün olup olmadığını açıklarlarsa memnun oluruz. BUGÜN/29 Mart 2010
Uzunca yazılmış mektubu, orijinaline sadık kalmak şartıyla kısaltarak veriyorum. 1998'de SSK'dan emekli olan Yusuf Kibar şöyle diyor;
"Sadettin Bey, son günlerde (hatta yıllarda) emekli aylıklarına intibakla yatıp intibakla kalkıyoruz. Ben bir SSK emeklisi olarak 720 TL aylık alıyorum. Dava açarsak bu rakamın en az 1200 TL olacağını söyleyenler var. Hatta geçmişe dönük de 50 bin TL'ye varan tutarlarda fark alabileceğimiz de söyleniyor. Oysa siz bu konuya dair yazdığınız yazıda (22.3.2010 tarihli), emeklilerin pek fazla ümitlenmemeleri gerektiğini, geçmişe dönük ödeme ihtimalinin de çok zayıf olduğunu belirtiyorsunuz. Biz bu durumda kime inanacağımızı da inanın şaşırmış durumdayız. Bizim gibi 600-700 TL aylıklarla geçinen insanlar için, telaffuz edilen bu rakamlar çok yüksek rakamlar. Konuyla ilgili olarak Sosyal Güvenlik Kurumu'nu aradım ancak tatmin edici bir cevap veren olmadı. Oysa bu konuda en yetkili kurum SGK değil midir? 6-7 milyon insan merakla bir açıklama yapılmasını beklerken, hiçbir yetkiliden bir ses çıkmaması sizce normal midir? Sizce biz ne yapmalıyız?"
Değerli Yusuf Amcacığım, emeklilerin kafa karışıklığını çok güzel özetlemişsiniz. Bizler konunun uzmanı olarak sadece bildiklerimizi sizlerle paylaşmakla yetinebiliriz. Ancak herkesi bağlayıcı ve belki daha inandırıcı açıklamalar sizin de belirttiğiniz gibi yetkililerden gelmelidir. Sadece sosyal güvenlik değil, aynı zamanda anayasa hukukunun da alanına giren bu konuda, maalesef bilip bilmeden emeklilere umut dağıtanlar, onları belirli mecralara yönlendirenler ve en kötüsü de bu umutları ranta dönüştürme gayretinde olanlar var. Zira aldığı aylıkla kıt kanaat geçinmeye çalışan insanları, bu kadar rahat bir şekilde mahkemelere yönlendirmek, iyi niyetle açıklanamayacak kadar 'cesaret' ister. Fakat şu da bir gerçek ki, yetkili ve sorumlu olanların doldurmadığı boşluğu, yetkisiz ve sorumsuzlar bir şekilde dolduracaktır.
Ücretli öğretmenlerin akıbeti
Devletin personel istihdamı ile ilgili olarak çerçeve kanunu, meşhur 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu'dur. Kanunun 4. maddesi, kamudaki istihdam şekillerini düzenler. Söz konusu maddenin;
· (A) fıkrasında asli ve sürekli kamu hizmetlerini yerine getiren memurlar,
· (B) fıkrasında sözleşmeli personel,
· (C) fıkrasında geçici personel,
· (D) fıkrasında ise ilk üç fıkra dışında kalan ve sürekli işçi kadrosunda çalıştırılan sürekli işçiler ile 6 aydan az çalıştırılan geçici işçiler yer almaktadır.
Devlet, sayılan bu istihdam türlerinden başka hiçbir şekilde herhangi bir kimseyi çalıştıramaz. İşte bu istihdam türlerinden (C) fıkrasında yer alan geçici personel istihdamına ilişkin hüküm, geçtiğimiz hafta Danıştay tarafından iptal istemiyle Anayasa Mahkemesi'ne götürüldü. Yüksek mahkeme ne yönde karar verir onu şimdiden öngörmek zor. Fakat konuya ilişkin olarak gazetemiz tarafından hazırlanan ve benim de görüşüme yer verilen bir haberde, muhtemel bir iptal durumunda özelleştirme sonucu açıkta kalan personelin (TEKEL işçileri dahil) ve halihazırda kamuda 4/C statüsünde çalışan personelin akıbetinin belirsizleşeceğini, bu kapsamda Milli Eğitim Bakanlığı'nda çalışan yaklaşık 60 bin ücretli öğretmenin de işsizler ordusuna katılabileceğini ifade ettik.
Öte yandan haberin gazetemizde yayımlandığı gün, genelde kamu personeli ile ilgili haber yapan bir web sitesinde, haberimize ilişkin "haber doğru değildir" açıklamasına yer verilmiş. Haberimizi yanlışlayan açıklamada, MEB bünyesinde 4/C statüsünde çalışan öğretmen bulunmadığı, MEB bünyesindeki sözleşmeli öğretmenlerin sadece 4/B kapsamında olduğu iddialarına yer verilmiş. Her nedense aynı açıklamada, MEB bünyesinde çalıştırılan ücretli öğretmenlerin hangi statüye girdiği izah edil(e)memiş. Oysa kadrolu memur olmadıkları için 4/A'lı olmayan, KPSS puanıyla atanmadıkları ve sürekli sözleşmeli olmadıkları için 4/B'li olmayan ve sürekli işçi veya sözleşmesi 6 aydan az süren geçici işçi olmadıkları için 4/D'li de olmayan ücretli öğretmenler için geriye sadece geçici personel olarak ifade edilen 4/C statüsü kalmaktadır.
Şu halde haberimizi yanlışlayan arkadaşlarımız MEB'deki ücretli öğretmenleri hangi statüye yakıştırdıklarını veya devlette bizim bilmediğimiz başka bir istihdam türünün olup olmadığını açıklarlarsa memnun oluruz. BUGÜN/29 Mart 2010