Tek çatıda Oyak krizi
Reform Kanunu ile SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı'nın yanı sıra 20'ye yakın oda, borsa ve bankanın emekli sandıklarının SGK'ya devri öngörüldü ancak OYAK'ın akıbeti belirsiz. Kanunun hiçbir yerinde, Ordu Yardımlaşma Kurumu'nu birleşmelerin dışında...
Sosyal güvenlik alanındaki reform çalışmaları yaklaşık 5 yıldır ülkemizin gündeminde. Yürütülen çalışmalar neticesinde iki temel yasa ortaya çıktı. Bunlardan birisi kurumsal tek çatıyı kuran 5502 sayılı Kanun, diğeri ise uygulamayı düzenleyen ve maddelerinin çoğunluğu 1 Ekim'de yürürlüğe girecek olan 5510 sayılı Kanun. Reform yasaları her yönüyle ve toplumun her kesiminin katılımıyla tartışıldı ve tartışılmaya devam ediyor.
Ancak bir konu var ki şimdiye kadar ne yasaların hazırlık sürecinde, ne Meclis çalışmalarında ne de yasalaştıktan sonra hiç kimsenin dikkatini çekmemiş ve üzerinde konuşulmamış. Evet, ilk defa bu köşeden dile getirilecek olan konu, 5510 sayılı Kanun karşısında OYAK'ın durumu. Sosyal güvenliğin uygulamasını düzenleyen 5510 sayılı Kanunun 99. maddesinde aynen şu ifadeye yer verilmiş;
"Sosyal güvenlik hak ve yükümlülükleri ile ilgili yapılacak her türlü kanunî düzenlemeler bu Kanunda yapılır." Kanunun bu maddesi ile sosyal güvenlik alanında kişilere hak ve yükümlülükler getirecek her türlü düzenleme yetkisi, yasa koyucu tarafından 5510 sayılı Kanunun tekeline verilmiş. Yani bu kanun dışında başka hiçbir kanunla Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının tamamına veya bir kısmına sosyal güvenlik hak ve yükümlülüğü getirilemez. Ancak 205 sayılı OYAK Kanunu'nda, TSK mensupları ve diğer OYAK üyeleri için bir takım sosyal güvenlik hak ve yükümlülükleri yer almaktadır.
Peki, sosyal güvenlik alanında düzenleme yapma yetkisi hiçbir istisnaya yer verilmeksizin 5510 sayılı Kanuna verilmişse, maddenin yürürlüğe gireceği 1 Ekim 2008'den sonra OYAK'ın akıbeti ne olacaktır? Önümüzdeki günlerde çok tartışılacağını düşündüğümüz bu konunun biri sosyal güvenlik ve diğeri hukuki olmak üzere iki boyutu bulunmaktadır. Sosyal güvenlik boyutu itibariyle 5510 sayılı Kanun bu haliyle yürürlüğe girerse, OYAK'ın 1 Ekim itibariyle tüm malvarlığı ve çalışanları ile birlikte SGK'ya devri gerekecektir. Hukuki boyutunu tartışmak ise tabiî ki hukukçularımıza düşmektedir. Ancak tartışılamayacak bir nokta varsa o da reform yasası karşısında OYAK'ın durumunun net olmamasıdır.
OYAK SOSYAL GÜVENLiK KURULUŞU MU?
Burada sorulması gereken en önemli soru OYAK, sosyal güvenlik hukuku açısından bir sosyal güvenlik kuruluşu mudur? 1961 yılında yürürlüğe girmiş olan OYAK Kanunu'nu incelediğimizde, OYAK'ın tipik bir sosyal güvenlik kuruluşu olduğunu görmekteyiz. Nitekim söz konusu kurum, üyeliğin zorunlu oluşu, aylık belirli oranlarda prim kesintisi ve toplanan primler mukabilinde kişilere ölüm, malullük ve emeklilik durumlarında toplu ikramiye veya aylık bağlama gibi klasik sosyal güvenlik hizmetleri sunmaktadır. Bu yönüyle OYAK'ın Emekli Sandığı'ndan ya da SSK'dan herhangi bir farkı bulunmamaktadır. Öyleyse birinci sorumuzun cevabı; evet, OYAK bir sosyal güvenlik kuruluşudur.
OYAK KANUNU iLGA EDiLMiŞ MiDiR?
5510sayılı Kanun'un 99. maddesi OYAK Kanunu'nu ilga etmiş midir? Bu soruya tam ve kesin olarak cevap verebilmek için sadece sosyal güvenlik bilgisi yeterli olmamakta, ilave olarak ciddi bir hukuk bilgisi de gerekmektedir. Ancak yazıyı kaleme almadan önce danıştığımız hukukçuların tamamı, madde metni ve Kanunun genel ruhu dikkate alındığında söz konusu hükmün, OYAK Kanunu'nu zımni olarak ilga ettiği yönündedir. Madde metnine yukarıda yer verdik. Kanunun ruhuna baktığımızda ise yasa koyucunun sosyal güvenlik alanında çok başlılığı gidermeye ve uygulamada birliği sağlamaya yönelik bir düzenleme yaptığını görüyoruz.
Nitekim söz konusu reform kanunu ile sadece SSK, Bağ- Kur ve Emekli Sandığı değil, bunlara ilaveten 20'ye yakın oda, borsa ve bankanın emekli sandıklarının dahi SGK'ya devri öngörülmüş. Bütün bunlara ilaveten 5510 sayılı Kanunun hiçbir yerinde, OYAK'a istisna tanıyan ve onu birleşmelerin dışında tutan bir hükme yer verilmemiş. Diğer taraftan hukuk tekniği açısından bir kanunun başka bir kanunla yürürlükten kaldırılması (ilga) çeşitli şekillerde olabilmektedir. Kimi zaman ilga edilecek kanun veya hüküm açıkça belirtilmekte (açık ilga), kimi zaman ise madde metninden anlaşılmaktadır (zımni ilga).
BUGÜN/19 Haziran 2008
Sosyal güvenlik alanındaki reform çalışmaları yaklaşık 5 yıldır ülkemizin gündeminde. Yürütülen çalışmalar neticesinde iki temel yasa ortaya çıktı. Bunlardan birisi kurumsal tek çatıyı kuran 5502 sayılı Kanun, diğeri ise uygulamayı düzenleyen ve maddelerinin çoğunluğu 1 Ekim'de yürürlüğe girecek olan 5510 sayılı Kanun. Reform yasaları her yönüyle ve toplumun her kesiminin katılımıyla tartışıldı ve tartışılmaya devam ediyor.
Ancak bir konu var ki şimdiye kadar ne yasaların hazırlık sürecinde, ne Meclis çalışmalarında ne de yasalaştıktan sonra hiç kimsenin dikkatini çekmemiş ve üzerinde konuşulmamış. Evet, ilk defa bu köşeden dile getirilecek olan konu, 5510 sayılı Kanun karşısında OYAK'ın durumu. Sosyal güvenliğin uygulamasını düzenleyen 5510 sayılı Kanunun 99. maddesinde aynen şu ifadeye yer verilmiş;
"Sosyal güvenlik hak ve yükümlülükleri ile ilgili yapılacak her türlü kanunî düzenlemeler bu Kanunda yapılır." Kanunun bu maddesi ile sosyal güvenlik alanında kişilere hak ve yükümlülükler getirecek her türlü düzenleme yetkisi, yasa koyucu tarafından 5510 sayılı Kanunun tekeline verilmiş. Yani bu kanun dışında başka hiçbir kanunla Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının tamamına veya bir kısmına sosyal güvenlik hak ve yükümlülüğü getirilemez. Ancak 205 sayılı OYAK Kanunu'nda, TSK mensupları ve diğer OYAK üyeleri için bir takım sosyal güvenlik hak ve yükümlülükleri yer almaktadır.
Peki, sosyal güvenlik alanında düzenleme yapma yetkisi hiçbir istisnaya yer verilmeksizin 5510 sayılı Kanuna verilmişse, maddenin yürürlüğe gireceği 1 Ekim 2008'den sonra OYAK'ın akıbeti ne olacaktır? Önümüzdeki günlerde çok tartışılacağını düşündüğümüz bu konunun biri sosyal güvenlik ve diğeri hukuki olmak üzere iki boyutu bulunmaktadır. Sosyal güvenlik boyutu itibariyle 5510 sayılı Kanun bu haliyle yürürlüğe girerse, OYAK'ın 1 Ekim itibariyle tüm malvarlığı ve çalışanları ile birlikte SGK'ya devri gerekecektir. Hukuki boyutunu tartışmak ise tabiî ki hukukçularımıza düşmektedir. Ancak tartışılamayacak bir nokta varsa o da reform yasası karşısında OYAK'ın durumunun net olmamasıdır.
OYAK SOSYAL GÜVENLiK KURULUŞU MU?
Burada sorulması gereken en önemli soru OYAK, sosyal güvenlik hukuku açısından bir sosyal güvenlik kuruluşu mudur? 1961 yılında yürürlüğe girmiş olan OYAK Kanunu'nu incelediğimizde, OYAK'ın tipik bir sosyal güvenlik kuruluşu olduğunu görmekteyiz. Nitekim söz konusu kurum, üyeliğin zorunlu oluşu, aylık belirli oranlarda prim kesintisi ve toplanan primler mukabilinde kişilere ölüm, malullük ve emeklilik durumlarında toplu ikramiye veya aylık bağlama gibi klasik sosyal güvenlik hizmetleri sunmaktadır. Bu yönüyle OYAK'ın Emekli Sandığı'ndan ya da SSK'dan herhangi bir farkı bulunmamaktadır. Öyleyse birinci sorumuzun cevabı; evet, OYAK bir sosyal güvenlik kuruluşudur.
OYAK KANUNU iLGA EDiLMiŞ MiDiR?
5510sayılı Kanun'un 99. maddesi OYAK Kanunu'nu ilga etmiş midir? Bu soruya tam ve kesin olarak cevap verebilmek için sadece sosyal güvenlik bilgisi yeterli olmamakta, ilave olarak ciddi bir hukuk bilgisi de gerekmektedir. Ancak yazıyı kaleme almadan önce danıştığımız hukukçuların tamamı, madde metni ve Kanunun genel ruhu dikkate alındığında söz konusu hükmün, OYAK Kanunu'nu zımni olarak ilga ettiği yönündedir. Madde metnine yukarıda yer verdik. Kanunun ruhuna baktığımızda ise yasa koyucunun sosyal güvenlik alanında çok başlılığı gidermeye ve uygulamada birliği sağlamaya yönelik bir düzenleme yaptığını görüyoruz.
Nitekim söz konusu reform kanunu ile sadece SSK, Bağ- Kur ve Emekli Sandığı değil, bunlara ilaveten 20'ye yakın oda, borsa ve bankanın emekli sandıklarının dahi SGK'ya devri öngörülmüş. Bütün bunlara ilaveten 5510 sayılı Kanunun hiçbir yerinde, OYAK'a istisna tanıyan ve onu birleşmelerin dışında tutan bir hükme yer verilmemiş. Diğer taraftan hukuk tekniği açısından bir kanunun başka bir kanunla yürürlükten kaldırılması (ilga) çeşitli şekillerde olabilmektedir. Kimi zaman ilga edilecek kanun veya hüküm açıkça belirtilmekte (açık ilga), kimi zaman ise madde metninden anlaşılmaktadır (zımni ilga).
BUGÜN/19 Haziran 2008