Soma: Bir vicdan muhasebesi
Geçtiğimiz yıl bugün, ajanslara Soma’dan kapkara bir haber düştü. Sonra 301 canın ateşi yüreklere… Bu ateş bir yıldır yanıyor. Fakat 217 dul ve 432 yetimin yüreği başka yanıyor. Dört yüz otuz iki yetim, akşam yatağa girip, yorganı başına çekip, içli içli ağlıyor. Gündüz analı babalı çocukları gördükçe içine akıttığı gözyaşını, gece yastığına damlatıyor. “Benim babamın suçu neydi” sorusuna verecek cevabımız yok.
Başta ben, biz, Soma’yla yüzleşebildik mi? 10 yıl kadar Sosyal Güvenlik Müfettişliği yaptım. Yedi yıldır bu köşede çalışma hayatının sorunlarını yazıyorum. Çalışma ilişkileri üzerine doktora yaptım. Ben işimin hakkını verseydim, adam gibi müfettiş, adam gibi yazar, adam gibi doktor olsaydım Soma yaşanmayabilirdi! ‘Mevzuat’ demeseydim, ‘burası Türkiye, işine bak’ demeseydim, ‘kader’ demeseydim, ‘fıtrat’ demeseydim yetimlere yetim eklenmeyebilirdi. Bir baba olarak, iki çocuğumun yetim kalması ihtimali gözlerimi dolduruyor. Oysa 432 çocuk bu ihtimali bir yıldır yaşıyor. Ne uğruna ve neden?
Kendimizi kandırmayalım, bu cinayeti birlikte işledik. İşveren, sendika, devlet, hükümet, iktidar, muhalefet, medya ve hatta işçiler. Dürüst olalım, “daha fazlasını yapamaz mıydım” sorusuna hangimiz duraksamadan ‘hayır’ diyebiliyoruz. Evet, ahirete inanıyorum ve adalet-i mutlaka tecelli edecektir. Buradaki yetimliğin karşılığını Sahib-ul eytam fazlasıyla verecektir, amenna! Ya yetim bırakanların hesabı?
Geçtiğimiz yıl bugün, ajanslara Soma’dan kapkara bir haber düştü. Sonra 301 canın ateşi yüreklere… Bu ateş bir yıldır yanıyor. Fakat 217 dul ve 432 yetimin yüreği başka yanıyor. Dört yüz otuz iki yetim, akşam yatağa girip, yorganı başına çekip, içli içli ağlıyor. Gündüz analı babalı çocukları gördükçe içine akıttığı gözyaşını, gece yastığına damlatıyor. “Benim babamın suçu neydi” sorusuna verecek cevabımız yok.
Başta ben, biz, Soma’yla yüzleşebildik mi? 10 yıl kadar Sosyal Güvenlik Müfettişliği yaptım. Yedi yıldır bu köşede çalışma hayatının sorunlarını yazıyorum. Çalışma ilişkileri üzerine doktora yaptım. Ben işimin hakkını verseydim, adam gibi müfettiş, adam gibi yazar, adam gibi doktor olsaydım Soma yaşanmayabilirdi! ‘Mevzuat’ demeseydim, ‘burası Türkiye, işine bak’ demeseydim, ‘kader’ demeseydim, ‘fıtrat’ demeseydim yetimlere yetim eklenmeyebilirdi. Bir baba olarak, iki çocuğumun yetim kalması ihtimali gözlerimi dolduruyor. Oysa 432 çocuk bu ihtimali bir yıldır yaşıyor. Ne uğruna ve neden?
Kendimizi kandırmayalım, bu cinayeti birlikte işledik. İşveren, sendika, devlet, hükümet, iktidar, muhalefet, medya ve hatta işçiler. Dürüst olalım, “daha fazlasını yapamaz mıydım” sorusuna hangimiz duraksamadan ‘hayır’ diyebiliyoruz. Evet, ahirete inanıyorum ve adalet-i mutlaka tecelli edecektir. Buradaki yetimliğin karşılığını Sahib-ul eytam fazlasıyla verecektir, amenna! Ya yetim bırakanların hesabı?
Bugün Gazetesi - 13 Mayıs 2015 Çarşamba