Memuriyet güvencesine el-Fatiha
Aylardır konuştuğumuz torba kanun nihayet Meclis’ten geçti ve önümüzdeki günlerde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girecek. Kanunun detaylarını bir yazı dizisi ile verdiğimiz için tekrara girmeyelim. Fakat 148 maddenin arasına sıkıştırılmış bir 100. madde var ki, tüm emniyet teşkilatı ve kamudaki yöneticiler için hukuki güvencenin bittiği noktayı gösteriyor.
Göreve dönüş yok
Yapılan düzenlemeye göre hükümet, emniyet teşkilatında her kademedeki personeli ve diğer kurumlardaki yöneticileri hiçbir gerekçe göstermeksizin;
- İstediği zaman görevden alabilecek,
- İstediği yere gönderebilecek,
- İstediği kişiyi istediği pozisyona atayabilecek,
- İstediği zaman unvanını değiştirebilecek…
Peki buna karşın memur ne yapabilecek? İdari yargıya gidecek. Diyelim ki yargı, yapılan işlemin hukuksuz olduğuna karar verdi. Hükümet, bu mahkeme kararını iki yıl uygulamadan bekletebilecek. Yani hukuksuz olduğu tescillenmiş işlem iki yıl daha devam edecek. İsterseniz, düzenlemenin ne anlama geldiğini bir örnekle açıklayalım.
İstanbul Valisi şube müdürü olabilir
İstanbul Valisi olarak görev yapıyorsunuz. Hükümet tasarrufuyla görevden alındınız ve Van Emniyet Müdürlüğü’ne trafik tescil şube müdürü olarak atandınız. “Olur mu böyle şey” demeyin, torba yasa buna cevaz veriyor. Tabii bu durumda valimiz idari yargıda dava açacak ve işlemin iptalini, göreve iadesini talep edecek. Yargı bir ay içinde işlemin iptaline karar verse bile sayın vali iki yıl boyunca trafik şube müdürü olarak görev yapmak zorunda. İki yılın sonunda da göreve iade edilmeyecek. Sadece kazanılmış aylık derecesine uygun bir başka kadroya atanabilecek. Diyelim ki iki yılın sonunda da uygun bir kadroya atanmadı, yani mahkeme kararı hâlâ uygulanmadı. Bu kararı uygulamayan yöneticiler hakkında hiçbir cezai soruşturma ve kovuşturma açılamayacak. Zira torba kanun bu konuda da bir yasak getiriyor.
II. Mahmut’tan geriye
Verdiğimiz örnek şaka gibi gelebilir ama şaka değil. Bu madde torba kanun içinde kabul edildi ve şu an Cumhurbaşkanı’nın onayını bekliyor. Şimdi kendinizi bir vali, daire başkanı, genel müdür veya herhangi bir yöneticinin yerine koyun.
Başınızda Demokles’in kılıcı gibi böyle bir ihtimal sallanıp duruyorken, şahsiyetinizi, hukuku, devleti, milleti ne kadar koruyabilirsiniz?
Siyasetten gelebilecek olası gayrihukuki/ahlaki taleplere ne kadar direnebilirsiniz?
Bu talepler bugünkü siyasilerden gelmezse, gelecekteki siyasilerden gelmeyeceğini kim garanti edebilir? Kamu yönetimini II. Mahmut döneminden daha da geriye götürecek bu düzenlemeyi, 21. yüzyıl Türkiyesi’ne yakıştırabilir miyiz?
Kimse, devlet memurları siyasi iradeden bağımsız ve otonom bir yapıda çalışsın demiyor. Elbette bürokrasi, halka hesap veren siyasetin iradesine ram olacak. Fakat bu ilişkiyi hukuk denetiminden çıkarırsanız, bürokratı da baştan çıkarırsınız. Bu memleket, baştan çıkan ve siyasetle gayrimeşru ilişkiye giren bürokratların neler yapabileceğine dair çok fazla örnek gördü. Bizimki tarihe not düşmek, gerisini büyüklerimiz bilir.
Malul çocuk GSS’li sayılır
Soru: Sadettin Bey, ben emekli sandığı mensubuyum. Oğlum FMF ve spandiloit artrit hastası. Şu an 19 yaşında. 25 yaşından sonra benim sosyal güvencemden yararlanabilir mi? Sağlık hizmetlerini benim üzerimden alabilir mi? Semra K.
Cevap: Değerli okurum, oğlunuz mevcut rahatsızlıkları sebebiyle %60 oranında malul sayılıyorsa, 25 yaşından sonra çalışmaması şartıyla sizin üzerinizden sağlık yardımlarını alabilir. SGK’ya başvurarak, oğlunuzun maluliyet durumunu belgelemeniz gerekir. Bunun için SGK’nın göstereceği hastaneden sağlık kurul raporu almanız yeterli olur.
BUGÜN- 12 Eylül 2014
Aylardır konuştuğumuz torba kanun nihayet Meclis’ten geçti ve önümüzdeki günlerde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girecek. Kanunun detaylarını bir yazı dizisi ile verdiğimiz için tekrara girmeyelim. Fakat 148 maddenin arasına sıkıştırılmış bir 100. madde var ki, tüm emniyet teşkilatı ve kamudaki yöneticiler için hukuki güvencenin bittiği noktayı gösteriyor.
Göreve dönüş yok
Yapılan düzenlemeye göre hükümet, emniyet teşkilatında her kademedeki personeli ve diğer kurumlardaki yöneticileri hiçbir gerekçe göstermeksizin;
- İstediği zaman görevden alabilecek,
- İstediği yere gönderebilecek,
- İstediği kişiyi istediği pozisyona atayabilecek,
- İstediği zaman unvanını değiştirebilecek…
Peki buna karşın memur ne yapabilecek? İdari yargıya gidecek. Diyelim ki yargı, yapılan işlemin hukuksuz olduğuna karar verdi. Hükümet, bu mahkeme kararını iki yıl uygulamadan bekletebilecek. Yani hukuksuz olduğu tescillenmiş işlem iki yıl daha devam edecek. İsterseniz, düzenlemenin ne anlama geldiğini bir örnekle açıklayalım.
İstanbul Valisi şube müdürü olabilir
İstanbul Valisi olarak görev yapıyorsunuz. Hükümet tasarrufuyla görevden alındınız ve Van Emniyet Müdürlüğü’ne trafik tescil şube müdürü olarak atandınız. “Olur mu böyle şey” demeyin, torba yasa buna cevaz veriyor. Tabii bu durumda valimiz idari yargıda dava açacak ve işlemin iptalini, göreve iadesini talep edecek. Yargı bir ay içinde işlemin iptaline karar verse bile sayın vali iki yıl boyunca trafik şube müdürü olarak görev yapmak zorunda. İki yılın sonunda da göreve iade edilmeyecek. Sadece kazanılmış aylık derecesine uygun bir başka kadroya atanabilecek. Diyelim ki iki yılın sonunda da uygun bir kadroya atanmadı, yani mahkeme kararı hâlâ uygulanmadı. Bu kararı uygulamayan yöneticiler hakkında hiçbir cezai soruşturma ve kovuşturma açılamayacak. Zira torba kanun bu konuda da bir yasak getiriyor.
II. Mahmut’tan geriye
Verdiğimiz örnek şaka gibi gelebilir ama şaka değil. Bu madde torba kanun içinde kabul edildi ve şu an Cumhurbaşkanı’nın onayını bekliyor. Şimdi kendinizi bir vali, daire başkanı, genel müdür veya herhangi bir yöneticinin yerine koyun.
Başınızda Demokles’in kılıcı gibi böyle bir ihtimal sallanıp duruyorken, şahsiyetinizi, hukuku, devleti, milleti ne kadar koruyabilirsiniz?
Siyasetten gelebilecek olası gayrihukuki/ahlaki taleplere ne kadar direnebilirsiniz?
Bu talepler bugünkü siyasilerden gelmezse, gelecekteki siyasilerden gelmeyeceğini kim garanti edebilir? Kamu yönetimini II. Mahmut döneminden daha da geriye götürecek bu düzenlemeyi, 21. yüzyıl Türkiyesi’ne yakıştırabilir miyiz?
Kimse, devlet memurları siyasi iradeden bağımsız ve otonom bir yapıda çalışsın demiyor. Elbette bürokrasi, halka hesap veren siyasetin iradesine ram olacak. Fakat bu ilişkiyi hukuk denetiminden çıkarırsanız, bürokratı da baştan çıkarırsınız. Bu memleket, baştan çıkan ve siyasetle gayrimeşru ilişkiye giren bürokratların neler yapabileceğine dair çok fazla örnek gördü. Bizimki tarihe not düşmek, gerisini büyüklerimiz bilir.
Malul çocuk GSS’li sayılır
Soru: Sadettin Bey, ben emekli sandığı mensubuyum. Oğlum FMF ve spandiloit artrit hastası. Şu an 19 yaşında. 25 yaşından sonra benim sosyal güvencemden yararlanabilir mi? Sağlık hizmetlerini benim üzerimden alabilir mi? Semra K.
Cevap: Değerli okurum, oğlunuz mevcut rahatsızlıkları sebebiyle %60 oranında malul sayılıyorsa, 25 yaşından sonra çalışmaması şartıyla sizin üzerinizden sağlık yardımlarını alabilir. SGK’ya başvurarak, oğlunuzun maluliyet durumunu belgelemeniz gerekir. Bunun için SGK’nın göstereceği hastaneden sağlık kurul raporu almanız yeterli olur.
BUGÜN- 12 Eylül 2014