Arabuluculuk tutanağı ve SGK işlemleri
Hukuk uyuşmazlıklarında “arabuluculuk” sistemi, ülkemiz hukuk sistemine 2012 yılında kabul edilen 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ile girdi. Böylece dava sayısı itibariyle ilk ve üst derece mahkemeleri tıkanma noktasına getiren uyuşmazlıkların, alternatif, basit ve daha barışçıl bir yöntemle çözümlenmesi hedeflendi.
İş ve sosyal güvenlik hukukunda önce ihtiyari (isteğe bağlı) olarak uygulanan arabuluculuk, geçtiğimiz yıl yasalaşan 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu ile birlikte, 1 Ocak 2018 tarihi itibariyle zorunlu hale getirildi. Böylece iş ve sosyal güvenlik hukuku ve özellikle işçi-işveren uyuşmazlıkları açısından yeni ve önemli bir sayfa açılmış oldu.
2018 yılı başı itibariyle, “Kanuna, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda, arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı” olarak zorunlu hale geldi. Buna karşın “İş kazası veya meslek hastalığından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat ile bunlarla ilgili tespit, itiraz ve rücu davaları hakkında” arabulucuya başvuru şartı bulunmuyor (7036/Md.3).
Arabulucu tutanağı mahkeme ilamı niteliğinde
7036 sayılı Kanunla arabuluculuk uygulamasına dair getirilen önemli yeniliklerden birisi de taraflar ve avukatları ile arabulucunun birlikte imzaladıkları anlaşma belgesinin (arabulucu tutanağı), icra edilebilirlik şerhi aranmaksızın ilam niteliğinde belge sayılmasıdır. Yani taraflar (işçi-işveren) ve avukatları ile arabulucu birlikte imzalamışsa, anlaşma belgesi başka hiçbir işleme gerek kalmaksızın doğrudan mahkeme kararı gibi geçerlilik kazanmaktadır. Dolayısıyla söz konusu anlaşma belgesi, tüm gerçek ve tüzel kişiler ile kamu kurumları nezdinde, mahkeme ilamı olarak kabul görecek, iş ve işlemlerde bu niteliği ile kullanılabilecektir. Nitekim Sosyal Güvenlik Kurumu, yayımlamış olduğu 21/11/2017 tarihli Genel Yazıda, “taraflar ve avukatları ile arabulucunun birlikte imzaladıkları anlaşma belgesinin icra edilebilirlik şerhi aranmaksızın ilam niteliğinde belge sayılması gerektiğinden, imzalanan arabuluculuk tutanağının mahkeme kararı niteliğinde sayılarak Kurum iş ve işlemlerinde mahkeme ilamı vasfında kabul edilerek işlem yapılması gerekmektedir.” ifadesine yer verilmiştir.
SGK’nın düzenleme yapması gerekiyor
SGK tarafından her ne kadar arabuluculuk tutanağının mahkeme kararı niteliğinde olduğu ve Kurum iş ve işlemlerinde bu vasıfla değerlendirileceği belirtilmişse de, Kurumun ikincil mevzuatında buna uygun olarak gerekli değişiklikler henüz yapılmamıştır. Örneğin İşveren Uygulama Tebliği 7.3. maddesinde, “İşçinin işe iadesi için kesinleşen mahkeme veya özel hakem kararının kendisine tebliğinden itibaren on iş günü içinde işe başlamak üzere başvurmuş olması” ibaresi yer almaktadır. Burada mahkeme veya özel hakem kararının işverene tebliğ tarihi esas alınmaktadır. Oysa arabuluculuk tutanağında taraflara bir tebliğ söz konusu olmamakta, taraflar zaten bizzat kendileri veya vekilleri tarafından tutanağı imzalamaktadırlar. Dolayısıyla ayrıca tebligata ihtiyaç kalmamaktadır. Şu halde işverenin, arabuluculuk tutanağı gereği SGK'ya yapması gereken bildirimlerde hangi tarih esas alınacaktır? Kanaatimizce burada son tutanak imza tarihinin esas alınması gerekecektir.
Görüldüğü üzere gerek işe iade kararı gerekse geriye dönük ücret farkı ödemeleriyle ilgili olarak, arabuluculuk tutanağı doğrultusunda SGK’ya bildirimde bulunacak işverenin, bu bildirimleri hangi süreler içerisinde yapması gerektiği konusuna SGK’nın açıklık getirmesi gerekmektedir. Ayrıca buna uygun olarak Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği, İşveren Uygulama Tebliği ve ilgili genelgelerde düzenleme yapılması yerinde olacaktır.
30.08.2018
Dr. Sadettin ORHAN
CEO
Hukuk uyuşmazlıklarında “arabuluculuk” sistemi, ülkemiz hukuk sistemine 2012 yılında kabul edilen 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ile girdi. Böylece dava sayısı itibariyle ilk ve üst derece mahkemeleri tıkanma noktasına getiren uyuşmazlıkların, alternatif, basit ve daha barışçıl bir yöntemle çözümlenmesi hedeflendi.
İş ve sosyal güvenlik hukukunda önce ihtiyari (isteğe bağlı) olarak uygulanan arabuluculuk, geçtiğimiz yıl yasalaşan 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu ile birlikte, 1 Ocak 2018 tarihi itibariyle zorunlu hale getirildi. Böylece iş ve sosyal güvenlik hukuku ve özellikle işçi-işveren uyuşmazlıkları açısından yeni ve önemli bir sayfa açılmış oldu.
2018 yılı başı itibariyle, “Kanuna, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda, arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı” olarak zorunlu hale geldi. Buna karşın “İş kazası veya meslek hastalığından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat ile bunlarla ilgili tespit, itiraz ve rücu davaları hakkında” arabulucuya başvuru şartı bulunmuyor (7036/Md.3).
Arabulucu tutanağı mahkeme ilamı niteliğinde
7036 sayılı Kanunla arabuluculuk uygulamasına dair getirilen önemli yeniliklerden birisi de taraflar ve avukatları ile arabulucunun birlikte imzaladıkları anlaşma belgesinin (arabulucu tutanağı), icra edilebilirlik şerhi aranmaksızın ilam niteliğinde belge sayılmasıdır. Yani taraflar (işçi-işveren) ve avukatları ile arabulucu birlikte imzalamışsa, anlaşma belgesi başka hiçbir işleme gerek kalmaksızın doğrudan mahkeme kararı gibi geçerlilik kazanmaktadır. Dolayısıyla söz konusu anlaşma belgesi, tüm gerçek ve tüzel kişiler ile kamu kurumları nezdinde, mahkeme ilamı olarak kabul görecek, iş ve işlemlerde bu niteliği ile kullanılabilecektir. Nitekim Sosyal Güvenlik Kurumu, yayımlamış olduğu 21/11/2017 tarihli Genel Yazıda, “taraflar ve avukatları ile arabulucunun birlikte imzaladıkları anlaşma belgesinin icra edilebilirlik şerhi aranmaksızın ilam niteliğinde belge sayılması gerektiğinden, imzalanan arabuluculuk tutanağının mahkeme kararı niteliğinde sayılarak Kurum iş ve işlemlerinde mahkeme ilamı vasfında kabul edilerek işlem yapılması gerekmektedir.” ifadesine yer verilmiştir.
SGK’nın düzenleme yapması gerekiyor
SGK tarafından her ne kadar arabuluculuk tutanağının mahkeme kararı niteliğinde olduğu ve Kurum iş ve işlemlerinde bu vasıfla değerlendirileceği belirtilmişse de, Kurumun ikincil mevzuatında buna uygun olarak gerekli değişiklikler henüz yapılmamıştır. Örneğin İşveren Uygulama Tebliği 7.3. maddesinde, “İşçinin işe iadesi için kesinleşen mahkeme veya özel hakem kararının kendisine tebliğinden itibaren on iş günü içinde işe başlamak üzere başvurmuş olması” ibaresi yer almaktadır. Burada mahkeme veya özel hakem kararının işverene tebliğ tarihi esas alınmaktadır. Oysa arabuluculuk tutanağında taraflara bir tebliğ söz konusu olmamakta, taraflar zaten bizzat kendileri veya vekilleri tarafından tutanağı imzalamaktadırlar. Dolayısıyla ayrıca tebligata ihtiyaç kalmamaktadır. Şu halde işverenin, arabuluculuk tutanağı gereği SGK'ya yapması gereken bildirimlerde hangi tarih esas alınacaktır? Kanaatimizce burada son tutanak imza tarihinin esas alınması gerekecektir.
Görüldüğü üzere gerek işe iade kararı gerekse geriye dönük ücret farkı ödemeleriyle ilgili olarak, arabuluculuk tutanağı doğrultusunda SGK’ya bildirimde bulunacak işverenin, bu bildirimleri hangi süreler içerisinde yapması gerektiği konusuna SGK’nın açıklık getirmesi gerekmektedir. Ayrıca buna uygun olarak Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği, İşveren Uygulama Tebliği ve ilgili genelgelerde düzenleme yapılması yerinde olacaktır.
30.08.2018
Dr. Sadettin ORHAN
CEO