AVANS İSTERKEN VE ÖDERKEN DİKKAT…
İşçi ile işveren arasındaki ilişkinin en önemli unsuru hiç kuşkusuz ücret. İşveren işçinin vermiş olduğu hizmet sonucunda, emeğin karşılığı olarak ücret ödemek zorunda. Öyle ki işverenin işçiyi belli bir ücretin (asgari ücretin) altında çalıştırması dahi yasak.
İş Kanunu’na göre ücret en geç ayda bir ödeniyor. İş sözleşmeleri veya toplu iş sözleşmeleri ile bu ödeme süresi bir haftaya kadar indirilebiliyor. Ancak burada önemli olan husus ücretin çalışılan ayı takip eden aybaşında muaccel (yani talep edilebilir) hale gelmesi. Bunun anlamı; çalışılan ayı takip eden aybaşından önce işçinin ücret talebinde bulunması halinde işveren ödeme yapmak zorunda değil.
Ancak Borçlar Kanunu’nda yer alan avans düzenlemesi bu genel kuralın dışında ve gerek işçilerin gerekse de işverenlerin bu noktada dikkat etmesi gereken hususlar var.
Bazen işçiler ay sonunu getirmekte zorlanabiliyor. Bu durum işverenin vermiş olduğu ücretin düşüklüğü ve işçinin giderlerini karşılayamaması şeklinde karşımıza çıkabileceği gibi olağanüstü harcamalar nedeniyle de ortaya çıkabiliyor.
Böyle durumlarda hiç kuşkusuz işçinin aklına gelen çözüm yollarından birisi de patronuna başvurup gelecek dönemde alacağı ücretten düşülmek üzere avans talep etmesi. Peki her zaman avans istenebilmesi ve patronun bu talebi karşılamak zorunda kalması söz konusu mu? Elbette ki hayır. Avans alınabilmesi için bazı şartlar bulunuyor.
Zorunlu Bir İhtiyaç Olmalı
Avans ödenmesi ile ilgili İş Kanunu’nda herhangi bir düzenleme bulunmuyor. Ama Borçlar Kanunu’nda avans ile ilgili kısa bir düzenleme mevcut. Borçlar Kanunu’nun 406. maddesine göre, bir işçinin avans isteyebilmesi için üç tane şart var ve bu üç şartın bir arada bulunması gerekiyor.
Bu şartları şöyle sayabiliriz:
1- İşçinin zorunlu bir ihtiyacı olmalı: İşçinin avans talebinin işveren tarafından karşılanmasında en fazla tereddüt edilen unsur ihtiyacın zorunlu olup olmadığının tespitidir. Nitekim işçi işvereni yanıltmak suretiyle avans talebinde bulunabilmektedir.
Örneğin; işçiye kredi kartı borcu nedeniyle ödeme emri ya da haciz gelmiş olması, kendisinin veya ailesinin acil bir sağlık sorununun olması gibi durumlar zorunlu ihtiyaç olarak kabul edilebilir. Ancak işçinin evine televizyon almak için avans talep etmesi halinde zorunlu bir durum olmadığından işverenin bu talebi karşılama mecburiyeti de yoktur.
Uygulamada bazı toplu iş sözleşmelerinde zorunlu ihtiyaç şartı aranmaksızın tüm işçilere talepleri halinde avans verilmesi kararlaştırılabilmektedir.
2- İşveren avansı hakkaniyet gereği ödeyebilecek durumda olmalı: Avansın talep edilmesi noktasında zorunlu bir ihtiyacın bulunması tek başına yeterli değil. Ne kadar zorunlu bir durum olursa olsun eğer ki işveren maddi olarak zor bir durumdaysa, hatta işçinin ücretini dahi ödemekte zorlanıyorsa avans vermekle de yükümlü tutulamaz.
3- İstenen avans işçinin hizmetiyle orantılı olmalı: Avans ödemesi ile ilgili bu şart farklı şekilde yorumlanmaktadır. Bir görüşe göre işçiye avans ödenirken işçinin işyerindeki toplam kıdemi göz önünde tutulmalıdır. Örneğin, henüz işe yeni girmiş bir işçinin avans talebi uygun değildir. Yani işçi işe girer girmez hemen avans isterse işveren reddedebilir. İkinci görüşe göre ise bu şart her ay için ayrı ayrı dikkate alınmalıdır ve ancak ay içinde çalıştığı günlerin toplamı kadar avans talep edilebilir. Kanımızca avans talep ederken her iki görüşünde göz önünde bulundurulması yerinde olacaktır.
Avans Ödenmezse Ne Olur?
Avans ödenmesine ilişkin hükümlerin İş Kanunu’nda yer almaması, ödenmeme/talebi karşılamama halinde ne gibi sonuçların olacağı noktasında tereddütlere neden olmakta. Peki patron talep edilmesine rağmen avans vermezse ne olacak?
Böyle bir durumda işçinin avansı zorla alması veya avans vermeyen patrona ceza uygulanması gibi bir durum yok. Yani her ne kadar Borçlar Kanunu’nda işverene şartlar sağlanması halinde böyle bir yükümlülük verilmişse de cezası olmadığı için uygulanması sıkıntılı bir durum ortaya çıkıyor.
Hal böyle olmakla birlikte iş sözleşmesinin haklı nedenle feshi noktasında avans ödenmemesinin bazı sonuçları bulunuyor. Nitekim avans alamayan işçi bunu gerekçe göstererek iş sözleşmesini derhal haklı olarak feshedebilir. Ancak bunun için yukarıda saydığımız üç şartın gerçekleşmesi gerekli.
Eğer işçi bu şekilde iş sözleşmesini feshederse ve 1 yıldan fazla çalışması da varsa kıdem tazminatına da hak kazanır.
Avans Nasıl Ödenmeli?
Ülkemizde beş ve daha fazla işçisi olan işverenler ücretleri bankaya yatırmak zorunda. Eğer işyerinde beşten az işçi varsa ücretler elden ödenebiliyor. Bir işveren avans öderken de aynı kurallara tabidir. Yani eğer işveren ücretleri bankadan ödemek zorundaysa yapacağı avans ödemelerini de bankadan yapmak zorunda.
İşverenin ücret ödemesini bankadan yapmak zorunda olmasına karşın, avansı elden ödemesi halinde işçi başına 161 TL idari para cezası ödenmesi söz konusu.
Avanstan Prim Kesilecek mi?
Ödenen avansın ödendiği ayın prime esas kazancına dahil edilip edilmeyeceği önemli bir husus. Ödenen avans, işveren tarafından bir sonraki ayın ücretinden mahsup edileceğinden nihai ödeme niteliği taşımaz. Bu sebeple de ödemenin yapıldığı ayın prime esas kazancına dahil edilmemesi gerekir.
Bir örnek vermek gerekirse; asgari ücretle çalışan bir işçi 2016 Ekim ayında ücretinin yarısı kadar avans almışsa Ekim ayı için aldığı toplam brüt ücret 2.470 TL olur. Şayet Ekim ayı için 2.470 TL üzerinden prim ödenirse 2016 Kasım ayı için brüt asgari ücretin yarısı (yani 823,50 TL) üzerinde prim ödenmesi söz konusu olamayacak ve sigorta primine esas kazanç alt sınırı (1.647 TL) üzerinden prim hesaplanacaktır. Bu da işverenin iki ay için fazla prim ödemesi anlamına gelir. Bu sebeple hem 2016 Ekim hem de Kasım ayları için brüt asgari ücret üzerinden prim hesaplanıp ödenmesi gerekir.
Bununla birlikte şayet avans ödemesi yapılan işçi ödeme yapılan ayda işten çıkmış ve mahsup/iade işlemi yapılamamışsa bu durumda ileride sorun yaşamamak için yapılan avans ödemesinin brüt ücrete dahil edilerek prim hesaplanması gerekir.
21.11.2016
Dr. Mehmet BULUT
İş ve Sosyal Güvenlik Uzmanı